Mukopolisakkaridoz Nedir MPS Tip I - Nedeni ve Genel Özellikler MPS Tip I - Klinik Görünüm MPS Tip I - Tanı MPS Tip I - Tedavi MPS Tip II MPS Tip III MPS Tip IV - Nedeni ve Klinik Görünüm MPS Tip IV - Tanı ve Tedavi MPS Tip VI ve VII
 
 ☰  
 aç

Klinik Görünüm

Hurler Sendromu 

Yıkılamayan mukopolisakkaridler (dermatan sülfat ve heparan sülfat) dokularda birikip yeterli hasarı oluşturuncaya kadar hasta normal görünümdedir. Bu nedenle Hurler sendromlu bebekler genellikle doğumda iri, ancak normal görünümdedirler. Sıklıkla kasık veya göbek fıtığı saptanır. Hurler sendromlu bebeklerde gelişme geriliği 9. ay ila 12. ay arasında fark edilir düzeye gelir. Tanı genellikle 6. ay ila 24. ay arasında konur. Hastalığın fark edilmesi Hurler-Scheie sendromunda 3 ila 8 yaşları arasına, Scheie sendromunda ise 5 yaşından sonraya rastlar.

Hurler sendromlu çocuklarda gelişme 2 ila 4 yaşları arasında durur. Başlangıçtaki hızlı boy atma dönemi 1 yaşın sonuna doğru yavaşlamaya başlar ve boy uzaması 3 yaş civarında durur. Çocukların çoğunda boy 125 santimi geçmez. 

Hurler sendromlu hasta kaba bir yüz görünümüne sahiptir. Yüzdeki itici görünüm 2 yaşın sonuna doğru belirginleşir. Kafa büyüktür (makrosefali) ve hidrosefali görülebilir. Hidrosefali ile zeka düzeyi arasında doğrudan bir ilişki vardır. Alın geniş ve aşağıda yer alır. Burun delikleri geniş, burun basıktır. Hasta sürekli burun akıntısı ve burun yanmasından yakınır. Kulaklar aşağıdadır. Gözler arasındaki mesafe artmıştır. Dudaklar dışa dönüktür ve ağız sürekli açık kalır. Büyük bir dile sahip hastada diş sıralaması bozuktur. 

Akciğerlerde bronşların tutulması hastanın solunum darlığı çekmesine neden olur. Depozitler nedeniyle üst solunum yolundaki mukozanın kalınlaşması ve bademciklerin irileşmesi hastanın gürültüyle soluk alıp vermesine yol açar. Üst solunum yolundaki (nazofarinks) bu darlık, çocuğun uyku sırasında soluksuz kalmasına (tıkayıcı tipte uyku apnesi), hatta ölümüne neden olabilir.

Gözün saydam tabakası (kornea) giderek bulanıklaşır. Bu MPS tip I için tipik bir bulgudur. Depozitler gözün retina tabakasında biriktikçe görme de bundan olumsuz etkilenir.  Papilla ödemi giderek körlüğe neden olur. Glokom görülebilir.

Büyük dile ve işitme kaybına bağlı olarak çocuğun konuşması bozulur.

Göğüs kafesinin yüksekliği azdır ve aşağı doğru genişler. Karaciğer ve dalağın büyümesi (hepatosplenomegali) nedeniyle karın şiş görünür.

Boyun kısadır. Sırtta kamburluk (torakolomber kifoz) sık görülen bir bulgudur. Kifoz 6. ay gibi erken bir yaşta fark edilir düzeyde olabilir. Bu nedenle bebeklikte görülen sırttaki kamburluğa hastanın gelişimindeki gerilik de eşlik ediyorsa Hurler sendromundan kuşkulanılmalıdır.

Eller kısa ve pençe el görünümünde, parmaklar çomak şeklindedir. Küçük parmak dışa doğru açılanmıştır. Eldeki diğer bir sorun da tetik parmaktır. 

Eklemlerde (diz, kalça, dirsek) sıklıkla fleksiyon kontraktürü vardır. Bu nedenle hasta dizlerini ve dirseklerini kıvrık tutar. Giderek eklem sertliği gelişir.

Dizlerde genu valgum deformitesi bulunur. Düztabanlık yaygındır. 

Kalçadaki fleksiyon kontraktürü, dizlerdeki eklem sertliği ve valgus deformitesine iskelet kaslarındaki güçsüzlük de (miyopati) eklenince hastanın yürüyüşü giderek bozulur. Kalçada sıkça görülen çıkık bu sorunu daha da arttırır.

Sinirlerde sıkışmalar (sinir tuzak nöropatileri) görülebilir. Bunlar arasında en sık rastlanılanı elbileğinde median sinirin kanal içinde sıkışmasıyla oluşan karpal tünel sendromudur. Çocuk hastalarda nadiren görülen bu durumun çocukluk çağındaki en sık nedeni mukopolisakkaridozlardır. Karpal tünelde sinir etrafına biriken ve sinirin altından geçtiği fleksör retinakulumu kalınlaştıran GAG yıkım ürünleri klinik yakınmaya neden olur. Mukopolisakkaridoz hastasında adeta sabit bir bulgu olan karpal tünel sendromu genellikle çift taraflıdır. Elbileğinde ağrı, parmaklarda karıncalanma, yanma gibi his kusurları (paresteziler), elde terlemede azalma ve el becerilerinde bozulma ile kendini belli eder. İlerlemiş olguda baş parmak ve işaret parmağında hissizlik, el ayasında incelme (atrofi), tenar adalelerde güçsüzlük ve giderek pençe eli görünümü ortaya çıkar. Hastalar ufak yaşta ve zekaları geri olduğu için yakınmalarını ifade edemezler. Bu nedenle sorunun sinirdeki hasar geri dönüşümü olmayan evreye girmeden önce fark edilmesi önemlidir.

Sinir sıkışması periferik sinirlerde olabildiği gibi omurilikten çıkan sinirlerde de olabilir ve duyusunu sağladığı vücut alanında kronik ağrıya neden olur.

Kalbe ait yakınmalar daha çok göğüs ağrısına yol açan anjina pektoris şeklindedir. Kalp kasında toplanan mukopolisakkaridler kalpte büyümeye ve özellikle mitral kapak olmak üzere kalp kapakçıklarında ilerleyici bozukluğa neden olur. Zamanla kalp yetmezliği gelişir. Hipertansiyon saptanır.

Hasta sık sık üst solunum yolu ve kulak infeksiyonu geçirir. Barsak sorunları sıktır. Kızlarda erkek tipi kıllanma (hirsutizm) görülebilir.

Hemen her zaman zeka geriliği mevcuttur. Zeka geriliği ve becerilerde gerilik gelişmenin durakladığı 2 ila 4 yaşından sonra belirginleşir.

Hurler sendromlu hastalar genellikle 10 yaş civarı tıkayıcı tip apne, solunum yolu infeksiyonu ve kalp hastalığı sonucu yaşamlarını yitirir. 

Scheie Sendromu

Eskiden MPS tip V olarak tanımlanmıştı. MPS tip I’in en hafif şeklidir. Bulgular genellikle 5 yaşından sonra ortaya çıkmaya başlar ve tanı genellikle 10 yaşından sonra konur. Hastalar erişkin yaşa kadar yaşayabilirler. Boy ve zeka normaldir.

Hurler sendromundaki göz bulguları Scheie sendromunda da görülür. Diğer ortak bulgular sinir tuzak nöropatileri, eklemlerde hareket kısıtlılığı, kalp kapakçığı sorunları, tıkayıcı tipte uyku apnesi ve çomak parmaklardır.

Hurler-Scheie Sendromu

Bulgular genellikle 3 ila 8 yaşlarında ortaya çıkmaya başlar. Orta derecede zeka geriliği vardır. Hastalar genellikle 20 yaş civarına kadar yaşayabilirler.

Belirgin küçük çene yapısı (mikrognati) Hurler sendromundaki itici yüz görünümüne eşlik eder. Göz bulguları, eklem sertlikleri, kalp hastalığı, tıkayıcı tip üst solunum yolu rahatsızlığı ve uyku apnesi ergenlik döneminde ortaya çıkar.  

Boy kısadır. İlerleyici eklem sertliği, işitme kaybı, göbek fıtığı ve gözün saydam tabakasında bulanıklaşma diğer bulgulardır.

 

 

Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.

Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.

 

Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.