Genel Özellikler Klinik Görünüm Basit Radyolojik İnceleme Sintigrafi, BT ve MRG Patoloji, Doğal Seyir ve Ayırıcı Tanı Tedavi
 
 ☰  
 aç

Klinik Görünüm

Osteoid osteomada klinik tabloya egemen olan yakınma ağrıdır. Ağrı ilk bulgudur ve hastaların tümünde bulunur. Başlangıçta ağrı ara sıra gelir ve hafiftir. Ufak bir sızıdan yakınan çocukta bu, kas tutukluğu, eklem hastalığı (örneğin, geçici sinovit) veya geçirilmiş bir travmaya bağlanır. Haftalar, aylar sonra ağrı şiddetlenir ve süreklilik gösterir. Ağrı genellikle geceleri artar (olguların yaklaşık % 95’i). Hasta uyuyamaz, ya da uykudan uyanır hale gelebilir (yaklaşık % 30). Ağrı kesici ilaçlara yanıt alınmaz olur. İntihara kalkışacak kadar ağrının bıktırıcı olduğu olgular bildirilmiştir. Osteoid osteomada akut ağrılı dönem genellikle 18 ila 36 ay sürer, ancak bu sürenin 12 yılı bulduğu olgular da vardır.

Hastaların çoğu tesadüfen Aspirin ile ağrının azaldığını veya geçtiğini fark eder. Ağrının başlamasıyla hastanın ilaç kullanmaya başlaması arasında geçen süre 6 ay ile 2 yıl arasında değişir. Aspirin’e yanıt her olguda bulunmayabilir, ancak olguların büyük çoğunluğu (yaklaşık % 85) bu özelliği gösterir. Aspirin ile ağrının geçmesinin bir diğer önemi de bunun bir tanı aracı olarak kullanılabilmesinde yatar. Ağrı kesici özelliği olan ilaçlardan asetaminofen, indometasin, metakarbamol, diazepam ve kodeinin osteid osteomada etkisi yoktur. Propoksifen ise Aspirin’den daha az etkilidir. Ağrı orta derecede alkol alımıyla şiddetlenebilir, çünkü alkol damardan zengin lezyonda damarların genişlemesine yol açar.

Ağrı osteoid osteomanın bulunduğu yerdedir. Lezyon kol veya bacaklarda ise hasta genellikle ağrıyan yeri parmağıyla gösterir. Ağrı kol veya bacağı dinlendirmekle, ya da ısı uygulamakla geçmez.

Kalın kas tabakası ile örtülü olmayan yerleşimde (örneğin, tibia) ağrının başlamasıyla birlikte kemikte sert, simetrik, pürtüksüz, iğsi biçimde bir genişleme fark edilebilir. Bu şişliğin en belirgin kısmında lezyona karşı oluşan periost reaksiyonuna bağlı yerel hassasiyet alınır. Çoğu yerleşimde (yaklaşık % 80) şişlik kalın yumuşak doku tabakası ile örtülü olduğundan elle hissedilemez, ancak o bölgede bastırmakla hassasiyetin saptandığı bir nokta bulunur (yaklaşık % 60). Yerel kızarıklık ve ısı artışına rastlanmaz. 

Osteoid osteomada ağrı başlıca belirti olmasına karşın nadir de olsa ağrısız osteoid osteoma olguları da vardır (yaklaşık % 2).

Omurga yerleşimi ağrılı skolyoza neden olabilir. Skolyoz omurga çevresi kaslardaki spazma bağlı olarak oluşur. Ağrılı omurga eğriliği bulunan her çocukta osteoid osteoma düşünülmelidir. Eosinofilik granülom, dev hücreli tümör, anevrizmal kemik kisti ve omurgaya ait yerel kemik iltihabının da ağrılı skolyoza neden olabileceği hatırda tutulmalıdır, ancak osteoid osteoma ve osteoblastom ergenlik ve ergenlik öncesi dönemde skolyozun görüldüğü sırt ağrısına yol açan tümörler arasında başı çeker. Osteoid osteomanın omurgadaki tüm yerleşimleri ağrıya neden olmaz; örneğin, servikal omurga yerleşimli osteoid osteomaların yarısında ağrı görülmez. Eğrilik genellikle C şeklindedir ve hızla gelişir. Lezyon eğriliğin içbükey tarafında, eğriliğin tepe noktasında veya onun yakınındadır. İdyopatik skolyozdan farkı omurgada rotasyona yol açmamasıdır. Başlangıçta esnek olan eğrilik, zamanla yapısal değişikliğe uğrayarak bu özelliğini yitirir. Kaburgalar ve ilyak kanattaki osteoid osteoma da skolyoza neden olabilir. Skolyoza neden olmayan osteoid osteoma olgusunda hasta kronik ense, sırt veya bel ağrısından yakınır. Omurga yerleşimli osteoid osteoma daha nadir olarak bacaklara yayılan ağrıya (radiküler ağrı) neden olarak omurilik kök basısıyla karıştırılabilir. Hatta bazı hastalarda derin tendon reflekslerinde azalma, kaslarda güçsüzlük, ilgili dermatomlarda duyu kaybı ve pozitif Laséque belirtisiyle disk fıtığına bağlı siyatalji tablosunu dahi taklit edebilir.

Bacak kemiklerine yerleştiği zaman aksamaya neden olabilir. Femurda yerleşik bir osteoid osteoma dize yayılan ağrıya, ayakta yerel ısı artışı ve terlemeye neden olabilir (radiküler ağrı). İlgili bacağın uzun süreli kullanılamamasına bağlı olarak kaslarda atrofi gelişir ve bacak incelir. Kas atrofisi kollardan çok bacak tutulumunda görülür (yaklaşık % 25).

Ekleme yakın veya eklem içi olan osteoid osteoma uzun dönemde eklemde reaktif sıvı toplanmasına bağlı şişlik, tutukluk ve kontraktüre neden olur.

Büyüme plağına komşu osteoid osteoma büyüme plağında erken kapanmaya yol açar. Bu durum artan kanlanma ve yük vermeme sonucu gelişen osteoporoza bağlanmaktadır. Diğer taraftan çocukların bacak kemiklerinde yerleşik bazı osteoid osteoma olgularında kemikteki artan kanlanmaya bağlı olarak oluştuğu düşünülen aşırı uzama ve açısal deformiteler saptanmıştır. Uzun süreli lezyonlar koksa valga, asetabulum duvarında kalınlaşma, femur baş ve boynunda genişleme gibi kalıcı kemik deformitelerine neden olabilir.

Hastada sistemik bulgu (ateş vb.) yoktur.

Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere osteoid osteomada klinik tabloya egemen olan ağrının dışında olayı gizleyebilecek kadar belirgin ikincil değişiklikler de görülebilir. Lezyonun yerleşimine göre çok değişkenlik gösteren bu ikincil değişikliklerin bilinmesi tanının geciktirilmemesi açısından önemlidir.

Osteoid osteomada laboratuvar bulgusu yoktur.

 

Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.

Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.

 

Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.