TEK BACAKLI KURŞUN ASKER (*)
Bir masal ülkesinde yaşlı bir usta yaşarmış. Döktüğü kurşun askerler o kadar
mükemmelmiş ki, ülkenin her bir yerinden, hatta ülke dışından sipariş
alırmış. Bu yüzden de sabahtan akşama kadar çalışırmış. Yine böyle bir gün
bir küçük çocuğun doğum günü için verilen siparişi tamamlarken, geç saatlere
kadar çalışmak zorunda kalmış. İstenen 19 adet kurşun askeri itinayla
hazırlamış, ancak yirmincide kurşunu bitivermiş ve gecenin geç saati olduğu
için askeri tek bacaklı olarak dökmek zorunda kalmış.
Doğum
günü armağanlarını gözden geçiren çocuk en çok kurşun askerleri beğenmiş.
Onları kutudan çıkartıp birer birer masanın üzerine dizmiş. Tüfekleri ve
kırmızı şapkalarıyla gerçekten de çok güzellermiş. Fakat o da ne? Kurşun
askerler arasında bir tanesi diğerlerine benzemiyormuş. Çocuk bu askeri
eline almış ve öbür kurşun askerlerin arasından ayırmış. Çünkü, bu kurşun
askerin tek bacağı varmış.
Çocuğun başka oyuncakları da varmış. Kartondan yapılmış bir saray, ağaçlarla
dolu bahçesi ve içinde kuğuların yüzdüğü gölü ile güzel bir görünüm
yaratıyormuş. Gölün yanında da dans eden çok hoş bir kız duruyormuş. Kız tek
ayak üzerinde dönerek dans ettiğinden diğer bacağı görünmüyormuş. Tek
bacaklı kurşun asker bulunduğu yerden dans eden kızı görünce;
"İşte benim gibi tek bacaklı biri daha", diye
düşünmüş. "Ne güzel! Benim sevgilim olabilir."
Tek
bacaklı kurşun asker kızı daha iyi görebilmek için, bir şeker kutusunun
arkasına gizlenmiş ve onu uzun uzun seyretmiş. Bunu izleyen günlerde çocuk
oynamak için kurşun askerleri her kutudan çıkardığında, tek bacaklı kurşun
askerin dans eden kızı seyretmek için bol bol zamanı oluyormuş, çünkü çocuk
tek bacaklı kurşun askerle oynamak istemiyormuş. Kurşun asker hayranlıkla
kızı seyrederken, o sessizce duruyor ve sürekli bakışıyorlarmış. Sonunda bir
gün kızın kendisine gülümsediğini görmüş ve sevinçten çılgına dönmüş.
Haftalar çabucacık akıp gitmiş. Çocuğun kurşun askerlere olan ilgisi azalmış.
Onları kutudan daha az çıkarır, onlarla daha az oynar olmuş. Tek bacaklı
kurşun asker her seferinde heyecanla dışarı çıkmayı bekler, dans eden kızı
her gördüğünde de bir güzel rahatlarmış. Kız da onu gördüğüne sevindiğini
belli edermiş.
Yine böyle bir gün, tek bacaklı kurşun asker her nasılsa saklanarak kutuya
girmekten kurtulmuş. İki sevgili şeker kutusunun arkasından birbirlerini
seyrederlerken çocuk odaya girmiş ve tek bacaklı kurşun askeri görmüş.
"Ne işe yararsın ki sen !!!", deyip, tuttuğu gibi tek bacaklı kurşun askeri
yanmakta olan ocağa atmış.
Zavallı kurşun asker ateşte tamamen eriyinceye kadar gözlerini güzel kızdan
ayırmamış. Kalan tüm gücüyle ayakta durmaya çalışıp son ana kadar onu
görmeye çalışıyormuş. Tam bu sırada, beklenmedik bir şey olmuş. Odadan çıkan
çocuğun kapıyı çarpmasıyla odada hava akımı olmuş ve bu hava akımına kapılan
kız, ocakta yanmakta olan tek ayaklı askerin yanına uçmuş. Her ikisi de
birlikte yanıp kül olmuşlar.
Ertesi
sabah evin hanımı ocağın küllerini temizlerken, tamamen sönmüş küllerin
arasında yanmaya devam eden ve güneş gibi parıldayan kurşundan bir kalp
bulmuş.
Sevgili çocuklar!
Çevremizde vücudundaki bazı eksiklikler ve bozukluklar nedeniyle engelli insanlar görürsünüz. O insanlar yürüyemiyor, konuşamıyor veya göremiyor olabilirler. Engelleri nedeniyle bazı eylemleri sizden daha güç yapabiliyor olabilirler. Ama o insanların da duyguları olduğunu hiçbir zaman unutmayın. O duygular engel tanımaz, kalplerinde sımsıcak yaşar. Onların da sizler kadar sevilme ve sevme hakları vardır.
Onları incitmeyin!