METAFİZER KONDRODİSPLAZİLER
Büyüme plağındaki kıkırdak hücrelerinin mineralizasyonundaki bozukluk sonucu
gelişen, kısa kol ve bacaklar ve boy kısalığı ile seyreden genetik hastalık
grubudur.
Radyografide büyüme plakları kalınlaşmış ve uzun tubüler kemiklerin
metafiz
bölgeleri genişlemiş görünür.
Epifizler normaldir.
Histolojik incelemede büyüme plağındaki çoğalma ve hipertrofi zonunda
kıkırdak hücrelerinin normal sütunlar oluşturamadıkları ve yığınlar halinde
toplandıkları görülür. Büyüme plağındaki bozukluk kemiğin uzamasını
etkilediğinden boy kısa kalır ve metafizler de etkilendiğinden bacaklarda
açısal deformiteler gelişir.
Bu grup içinde yer alan başlıca metafizer kondrodisplaziler (MKD):
1. Jansen tipi MKD
2. Schmid tipi MKD
3. Mc Kusick tipi MKD
JANSEN TİPİ METAFİZER KONDRODİSPLAZİ
En nadir görülen, ancak kliniği en ağır seyreden MKD özelliğini taşır.
Nedeni
Jansen tipi metafizer kondrodisplaziye (JMKD) yol açan neden 3. kromozomda
yer alan Paratiroid Hormon 1 Reseptör
(PTH1R) genindeki bozuktur. Bu
bozukluğa
mutasyonlar neden olur ve bu hastalığa yol açan en az dört
değişik mutasyon tanımlanmıştır. Hatalı
PTH1R geninin kodladığı hatalı
PTH1R proteini kandaki
paratiroid
hormonu seviyesinden bağımsız olarak kendiliğinden etkinleşir. Bu
sayede paratiroid hormonunun kandaki kalsiyum miktarını düzenleyici etkisi
olumsuz etkilenir. Ayrıca bu bozukluk büyüme plağındaki kıkırdak
hücrelerinin çoğalmasını, kemik dokusuna dönüşmesini ve kıkırdağın temel
taşı olan proteoglikanların yapımını da olumsuz etkiler.
PTH1R
genindeki mutasyonlardan bazıları enkondromatozis (Ollier hastalığı) ve
diğer bazı nadir iskelet displazilerine yol açabilir.
Otozomal
dominan olarak kalıtılır.
Klinik Görünüm
Kemiğin uzaması etkilendiğinden boy ileri derecede kısadır (cücelik ile kısa
boy arası). Boy kısalığı genellikle doğumda fark edilir, ya da 1 yaşından
sonra yürümeye başlayan çocuğun giderek kısa kaldığı gözlenir. Kollar ve
bacaklar oldukça kısadır. Belde
lomber lordoz artmıştır. Çocuk bu
haliyle ayaktayken maymunu andıran görüntü verir.
Doğumda boy kısalığı çarpıcı olmayan çocukta yüz bulguları tanıya
götürebilir. Göz aralığı artmıştır (hipertelorizm) ve gözler dışarı doğru
fırlaktır (ekzoftalmi). Yüksek damak yapısı vardır. Alt çene ufaktır (mikrognati).
Yanaklar belirgindir. Burnun arka çıkışında darlık (koanal stenoz) görülür.
Koanal stenoz ve/veya patolojik kaburga kırıkları nedeniyle hasta doğum
sonrası solunum güçlüğü çeker ve
entübe edilmesi
gerekebilir.
Hastalıklı bebek sık sık kusar. Beslenme güçlüğü ve susuz kalma (dehidratasyon)
görülebilir.
Hasta ördekvari yürür (bilateral
Trendelenburg yürüyüşü). Hastanın
yürümeye başlamasıyla bacaklarda açısal deformiteler (genellikle genu vara)
gelişir. Genu varaya neden olan
tibia kemiği, kol kemiklerine oranla
çok daha kısadır.
Eklemler şiş görünür. Özellikle dizlerdeki şişlik dikkat çekicidir.
Eklemlerde
kontraktür görülebilir.
Göğüs kafesi çan tarzında genişlemiştir. Kaburgaların kostakondral bileşke
yerleri geniştir.
Seyrek de olsa diz ve kalçalarda erken
dejeneratif artrit görülür.
Kanda kalsiyum seviyesinin sürekli yüksek oluşu, kalsiyumun atıldığı
böbreklere çökmesi ile sonuçlanır (nefrokalsinozis). Giderek böbrek
yetmezliği belirtileri ortaya çıkar.
Tanı
Kanda paratiroid hormon miktarı normal veya düşük çıkar, ancak kalsiyum
miktarı yüksektir (hiperkalsemi) ve kan fosforu düşük bulunur (hipofosfatemi).
Hiperkalseminin nedeni böbrek tubuluslarında artmış olan geri emilim (reabsorbsiyon)
ve artmış olan kemik rezorbsiyonu ile kalsiyumun bolca kana karışmasıdır.
Artmış kemik rezorbsiyonu,
osteoklastik aktiviteyi işaret eden
hidroksiprolin ve hidroksipridonolinin idrardaki yüksek yoğunluğu ile
anlaşılabilir. Artmış kemik yapımı da
alkali fosfataz ve osteokalsinin
kandaki yüksek yoğunluğu ile kendini belli eder. Hasta erişkin yaşa da
ulaşsa hiperkalsemi hayat boyu sürer. İdrarda kalsiyum ve fosfor seviyesi
yüksektir.
Basit radyolojik incelemede, çocukluk çağında uzun tubüler kemiklerde
kısalık ve
metafizlerde raşitizmi andıran parçalı görünümlü, düzensiz, kadeh
tarzında genişleme saptanır. Bu durum en güzel diz çevresinde görülür.
Diyafize
doğru uzanan düzensiz kıkırdak şeritlere bütün kemiklerde rastlanabilir.
Ergenlik döneminde metafizdeki düzensiz kıkırdak görünümü kaybolur, ancak
içi radyolüsan,
bir miktar
trabeküler kemiğin görülebildiği, kadeh tarzı genişlikler halinde
devam eder. Erişkin yaşta metafizdeki tüm kıkırdak kaybolur ve o bölgeler
şiş olarak kalır.
Epifizler başlangıçta normaldir.
Kafatası kubbesinin ve tabanının
sklerotik görünümüyle, elde
metakarpların,
ayakta
metatarsların da tutulmuş olmasıyla
raşitizmden kolayca ayırt edilebilir. Bebekte kafatasında
suturalar
geniş olarak saptanır. Erişkin yaşta kafatası tabanının yoğun kemik yapısı
sağırlığa neden olabilir.
Omurlarda fazla bir değişiklik yoktur.
Bacaklarda açısal deformiteler görülür. Açılanmanın başlangıcı metafiz ile
diyafiz arasına rastlar.
Ayıcı Tanı
Hipfosfatemik D vitaminine dirençli raşitizm ile karıştırılabilir.
Tedavi
Özgün tedavisi yoktur.
Bacaktaki açısal deformiteler için
osteotomiler gerekebilir. Yineleme
sıktır.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.