RENAL OSTEODİSTROFİ
Renal osteodistrofi, kronik böbrek hastalığına bağlı olarak gelişen
elektrolit dengesizliği ve hormonal değişiklik değişikliği sonucu ortaya
çıkan kemik mineralizasyon eksikliği ve sonuçları olarak tanımlanabilir.
Böbrek yetmezliği olan çocukların yaklaşık 4’te 3’ünde renal osteodistrofiye
ait bulgular görülür. Kanın süzüldüğü böbrek glomerüllerinin yaklaşık
yarısının hasarlanması renel osteodistrofinin gelişmesine neden olur.
Diyaliz olanaklarının ve böbrek naklinin yaygınlaşması kronik böbrek
yetmezliğinden kaybedilen olgu sayısını azaltırken renal osteodistrofi
bulgusu gösteren olgu sayısını arttırmıştır. Kronik böbrek hastalığı, kronik
böbrek iltihabı (piyelonefrit), doğumsal böbrek anomalileri ve polikistik
böbrek hastalığı şeklinde olabilir. Renal osteodistrofi edinsel
rahatsızlıklardan çok, kalıtımsal, ya da doğumsal böbrek hastalıklarında
daha sık görülür. Böbrek hastalığı ne kadar erken (bebeklik veya erken
çocukluk dönemi) ortaya çıkarsa renal osteodistrofi gelişme olasılığı da o
kadar yüksektir.
Renal distrofi kemikteki osteoklastik aktivitenin derecesine göre iki gruba
ayrılır: yüksek turnover ve düşük
turnover. Yüksek
turnoverda sekonder
hipetparatiroidi mevcutken, düşük
turnoverda paratiroid hormon düzeyi çoğunlukla normaldir. Yüksek
turnoverda mevcut glomerül hasarı
nedeniyle fosfatların idrarla atımı sağlanamaz. Kanda biriken fosfatlar (hiperfosfatemi)
doğrudan paratiroid hormonun salgılanmasını uyarır. Böbrek hasarı ayrıca
1α-hidroksilaz enziminin yapımını önleyerek
kalsidiolün (25-hidroksivitamin D) biyoaktif şekli olan
1,25-dihidroksivitamin D'ye yükseltilmesini de olumsuz etkiler. D vitamini
eksikliği ince bağırsaklardan kalsiyumun emilimini azalttığından hipokalsemi
gelişir. Hipokalsemi ise paratiroid hormon salgılanmasını arttırarak,
osteoklastik
aktivite marifetiyle kalsiyumun kemikten kana pompalanmasına neden olur.
Düşük turnover daha çok kronik
böbrek yetmezliğine bağlı tedavi sırasında ortaya çıkan bir durumdur.
Bağırsaklarda fosforu yakalayıp suda çözünmeyen bir bileşik oluşturarak
emilmesini önlemeyi amaçlayan fosfat bağlayan ajanların (alüminyum, kalsiyum
vb. tuzları) kullanılması, diyaliz sırasında yüksek dozda kalsiyum verilmesi,
yüksek dozda D vitamini takviyesi sonucu paratiroid hormonun süpresyonu ve
paratirodektomi bu durumu hazırlayan başlıca nedenlerdir. Düşük
turnoverda yeni kemik yapımını
etkileyen bir durum söz konusudur. Örneğin, alüminyumun kemiğe aşırı
miktarda yüklenmesi
osteoblastların oluşumunu ve
çoğalmasını azaltır, paratiroid hormon salgılanmasını baskılar ve kemik
dokusunun mineralizasyonunu bozar. Bu nedenle alüminyum tuzları fosfat
bağlayıcı ajan olarak kullanılmaz.
Böbrek tubuluslarını ilgilendiren ve yavaş seyirli bir patolojiye sahip
kronik böbrek hastalığında sekonder hiperparatiroidi (yüksek
turnover) gelişme olasılığı
yüksekken, glomerülleri ilgilendiren, daha hızlı seyirli kronik böbrek
hastalığında genellikle düşük
turnover gelişir. Kronik böbrek hastalığı bulunanların yaklaşık %
60'ında düşük turnover
saptanırken, % 40'ında ise yüksek
turnover ile karşılaşılır.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.