MULTİPL EPİFİZER DİSPLAZİ
Epifizleri
tutarak boy kısalığı ve eklem bozukluğuna yol açan genetik hastalık olarak
tanımlanabilir.
Genel Özellikler
Kemik ve kıkırdak dokusunu ilgilendiren
displaziler arasında en sık
rastlanılanıdır. Görülme sıklığı yaklaşık 100,000’de 9 ila 16 arasındadır.
Nedeni
COMP, COL9A1, COL9A2, COL9A3 ve MAT3
genlerinden birinde gerçekleşen
mutasyon
otozomal
dominan geçiş özelliği gösteren tip I multipl epifizer displaziye
(MED) neden olur. SLC26A2
genindeki mutasyon ise
otozomal resesif geçiş özelliği
gösteren tip I MED'ye yol açar. Olguların çoğu otozomal dominan geçiş
özelliği gösterir. Olguların ne kadarının yeni mutasyonla gerçekleştiği
bilinmemektedir.
Moleküler genetik test ile tanımlanarak bu beş genden birinde mutasyon
olduğu belirlenmiş tip I MED hastalarının yaklaşık % 70’inde mutasyon
Kıkırdak Oligometrik Matriks Proteini
(cartilage oligometric matrix
protein;
COMP) genindedir.
19. kromozomda (19p13.1) yerleşik
COMP geninin üretimini sağladığı
COMP proteini normalde kıkırdak, bağ ve
tendonda
hücreler arası sıvıda bulunarak, hücrelerin gelişmesi, çoğalması ve apopitoz
yoluyla yok olması süreçlerinde rol alır.
COMP proteininin kalsiyumu
bağlama kapasitesi vardır. Mutasyon sonucu
COMP’nde ya bir amino asidin yeri
değişir, ya da bir aminoasit eklenir veya eksilir. Oluşan bozuk protein
kıkırdak hücresini terk edebilme özelliğini yitirir ve hücre içinde (endoplasmik
retikulumda) birikmeye başlar. Sonuçta kıkırdak hücresi şişerek
normal işlevini göremez hale gelir ve giderek ölür. Normalde
COMP’nin kıkırdak hücrelerinin
apopitoz yoluyla ortamdan yok olmasını baskılayıcı etkisi bozuk COMP’nde
bulunmadığından, bu duruma kıkırdak hücrelerinin apopitoz yoluyla azalması
da eklenir. Kıkırdak hücrelerinin kaybedilmesi hem kıkırdaktan gelişen
kemiği etkiler ve boy kısa kalır, hem de kıkırdağın dayanıklılığının
azalmasıyla eklemlerde erken
dejeneratif artrit gelişir. Tip I
MED’ye yol açan 20’den fazla COMP
geni mutasyonu tanımlanmıştır.
COMP
genindeki mutasyonlar aynı zamanda
psödoakondroplazi denilen diğer bir
hastalığı da oluşturabilir.
Tip I MED hastalarının yaklaşık % 20’sinde mutasyon 2. kromozomda (2p23-24)
yer alan Matrilin3 (MAT3)
genindedir. MAT3 proteini
COMP gibi
kıkırdak, bağ ve tendonda hücreler arası sıvıda bulunur ve tip II ile tip IX
kollajen ile etkileşimde bulunur. Bozuk MAT3 proteini, bozuk COMP gibi aynı
mekanizmayla tip I MED’ye yol açar, ancak hastalık daha hafif seyreder. MAT3
geninde MED’ye neden olan en az 14 değişik mutasyon tanımlanmıştır. Bunların
yaklaşık % 40’ında arginin adlı amino asidin yerine triptofan adlı amino
asit yerleşir.
Tip I MED hastalarının yaklaşık % 10’unda mutasyon sırayla 6. kromozomda
(6q13), 1. kromozomda (1p32.2-33) ve 20. kromozomda (20q13.3) yer alan
Kollajen Tip IX Alfa 1 (COL9A1),
Kollajen Tip IX Alfa 2 (COL9A2)
ve Kollajen Tip IX Alfa 3 (COL9A3)
genlerinden birindedir. Bu üç genin üretimini sağladığı zincirlerden oluşan
tip IX kollajen eklem yüzeyindeki
hiyalen kıkırdakta bulunur. Diğer
kollajen tiplerinden daha esnektir ve tip II kollajen lifciklerinin
yüzeyinde bulunur. Tip IX kollajen kıkırdak yapının temel taşlarından olan
tip II kollajen ile diğer kıkırdak komponentleri arasında köprü görevi görür.
Ayrıca COMP ve MAT3 proteinleri ile de ilişkilidir.
Tip I MED hastalarının % 10 ila % 20’sinde tanımlanan bu 5 gene ait her
hangi bir mutasyona rastlanmaz. Bu hastalarda hastalığın hangi mekanizmayla
ortaya çıktığı bilinmemektedir.
Tip II MED hastasında mutasyon 5. kromozomda (5q32-33.1) yer alan ve
Sülfat Taşıyıcı olarak da
bilinen Solute Carrier Family 26
Member 2 (SLC26A2) genindedir.
SLC26A2 proteini, özellikle
sülfat iyonları olmak üzere, birtakım iyonları hücre duvarından geçirmekle
yükümlüdür. Sülfat iyonları kıkırdağın temel taşlarından olan
proteoglikanların yapımı için gereklidir.
Otozomal dominan geçiş gösteren MED’de hastalıklı bireyin çocuğunda da MED
olma olasılığı % 50’dir. Eğer hastalıklı bireyin çocuğunda MED yoksa, o
çocuğun hastalığı kendi çocuklarına taşıma riski yoktur. Daha nadir olan
otozomal resesif formunda ise her iki ebeveyn de taşıyıcı ise doğan çocukta
hastalığın ortaya çıkma olasılığı % 25, taşıyıcı olma riski % 50’dir. Ne
hastalığa yakalanma, ne de taşıyıcı olma olasılığı ise % 25’dir. Eğer
ebeveynlerden biri hastalıklı, diğeri sağlıklı ise, tüm çocuklar hastalığı
taşıyıcı olur.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.