Langerhans Hücreli Histiositoz: Sınıflama ve Nedeni Eozinofilik Granüloma: Genel Özellikler ve Klinik Görünüm Eozinofilik Granülomada Tanı Eozinofilik Granülomada Tedavi
 
 ☰  
 aç

LANGERHANS HÜCRELİ HİSTİYOSİTOZ

Langerhans hücrelerinin anormal çoğalmasıyla karakterize bir grup hastalıktır. Bu yelpazede yer alan eozinofilik granülomada sadece kemik tutulumu görülürken, grubun diğer üyeleri olan Hand-Schüller-Christian hastalığı ve Letterer-Siwe hastalığı kemik dışı tutulumların da söz konusu olduğu sistemik bozukluklardır.

Sınıflama

Yerel Hastalık

Tek bölge:

  • tek kemik tutulumu

  • sınırlı cilt hastalığı

  • sadece lenf düğümü tutulumu

Birden fazla bölge:

  • çoklu kemik tutulumu

  • çoklu lenf düğümü tutulumu

Sistemik Hastalık

çoklu organ tutulumu

  • organ işlev bozukluğu olmayan

  • organ işlev bozukluğu olan

Langerhans hücreli histiyositoz olgularının yaklaşık % 80'i soliter granülom (tek kemik yerleşimi), yaklaşık % 6'sı çoklu eozinofilik granülom (birden fazla kemiğin tutulması), yaklaşık % 9'u Hand-Schüller-Christian hastalığı ve yaklaşık % 1’i Letterer-Siwe hastalığıdır.

Nedeni

Histiyositler kemik iliğindeki kök hücrelerinden köken alır. Öncü hücreler monosite dönüşerek kan dolaşımına katılır. Kan yoluyla değişik doku ve organlara dağılan monositler burada histiyositlere dönüşür. Tüm bu dönüşümler bazı sitokinlerin (CSF-1, TNF, IL-3, IL-4) yardımıyla gerçekleşir. Bağışıklık sisteminin bir parçası olan histiyositler, fagositozla yükümlü makrofajlar ve antijen ileten dendritik hücrelerden oluşur. Memelilerin bağışıklık sisteminde yer alan dendritik hücreler vücudun dış ortamla buluşan kısımlarında bulunur (esas olarak ciltte, ayrıca burun ve vajina mukozasında, akciğerler, mide ve bağırsak duvarında). Olgunlaşmamış dendritik hücreler vücudun karşılaştığı bir patojeni (virus, bakteri vb.) fagositoz yoluyla parçalar. Açığa çıkan parçalar (antijen) hücre duvarına yerleşirken dendritik hücre olgun hale gelir ve lenfatik sistem yoluyla lenf düğümüne, ya da kan yoluyla dalağa göç ederek bağışıklık sisteminin önemli hücreleri olan T ve B hücreleriyle buluşur. Hücre duvarındaki reseptörler aktif hale geldiğinden olgun dendritik hücrenin bu hücrelerle buluşması kolaylaşır ve tuttuğu antijeni bu hücrelere ileterek bağışık sistemini hareketi geçirir. Cildin en dış tabakası olan epidermiste ve ağız, ya da vajina gibi boşlukların duvarını döşeyen mukozada bulunan dendritik hücre Langerhans hücresi adını alır. Birbeck granülleri olarak adlandırılan ufak taneciklere rastlanması Langerhans hücresinin tipik özelliğidir. Bu hücreler ayrıca viruslara karşı güçlü bir savunma mekanizması oluşturan langerin adlı bir protein içerir.

Langerhans hücreli histiyositozun (LHH) dış etkenlere karşı (virus, bakteri vb.) bağışıklık siteminin reaktif bir yanıtı mı, yoksa neoplastik bir süreç mi olduğu henüz aydınlatılamamıştır. Langerhans hücreli histiyositozda aktive olmuş Langerhans hücrelerinden çok, olgunlaşmamış Langerhans hücreleri bulunur. Bu haliyle hücresel olgunlaşmada bir duraklama, bir düzensizlik olduğu bellidir. Bir şekilde olgun hale gelemeyen Langerhans hücresinin kontrolsüz bir şekilde bağışıklık sistemini uyarmayı sürdürdüğü, bunun da bu tür hücrelerin esas olarak cilt, kemik ve kemik iliği, karaciğer, akciğerler ve beyinde toplanarak çoğalması ile sonuçlandığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle LHH’un gerçek bir neoplaziyi değil, ancak bağışıklık mekanizmasının işleyişindeki bir kusura bağlı olarak ortaya çıkan ve çoğalarak granülomları oluşturan bir hastalığı temsil ettiği görüşü yaygındır. Nitekim lezyonu oluşturan hücreler antijen niteliğinde birçok madde taşır (langerin, CD1, monosit antijenleri CD68 ve CD14 vb.). LHH’un bağışıklık sisteminin harekete geçtiği reaktif bir hastalık olduğunu destekleyen diğer bulgular, lezyonda bağışıklık sitemine ait hücrelere (makrofajlara, lenfositlere, eozinofillere) rastlanması, hastalığın kendiliğinden iyileşme potansiyelinin olması, lezyondaki dendritik hücrelerde ve T hücrelerde aşırı miktarda sitokinlere rastlanması ve organ bozukluklarına yol açmadan tedavi olabilmesidir. Habis odaklarda hücreler gelişi güzel sıralanırken, Langerhans hücrelerinin LHH’daki tek düze dağılımı da bunun diğer bir kanıtıdır. Öte yandan olguların yarısında hücre çoğalması ve başka hücrelere dönüşümü düzenleyen B-Raf proteinini kodlayan BRAF geninde mutasyona ve onun ürünü olan onkojen özellik taşıyan B-Raf formuna rastlanmıştır. Ayrıca, kanserlere karşı kullanılan bazı antimitotik ilaçların LHH’da da etkili olması ve Langerhans hücrelerinin klonlar şeklindeki yerleşimi LHH’un bir miyeloid (kemik iliği kaynaklı) neoplazm olabileceğini de düşündürmektedir.

Yeni sınıflandırmada Langerhans hücreli histiositoza Çeşitli Biyolojik Davranış Gösteren Bozukluklar başlığı altında Dendritik Hücrelere İlgili Bozukluklar alt grubunda yer verilmektedir.

Langerhans hücreli histiositozun kalıtımsal bir özelliği yoktur. Herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir.

 

 

Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.

Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.

 

Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.