Tedavi
Anevrizmal kemik
kistinin tedavisi cerrahidir. Her ne kadar inaktif özellik gösteren bazı
kistlerin zamanla kendiliğinden iyileştiğini bildiren yayınlar varsa da,
bunu tüm olgulardan beklemek büyük hata olur.
Anevrizmal kisti tanısı
muhakkak biyopsi ile kanıtlanmalıdır.
Anevrizmal kemik kisti düşünüldüğünde ameliyat öncesi
değerlendirmedeki titizlik ameliyat sırasındaki örneklemede de
gösterilmelidir, çünkü anevrizmal kisti daha ciddi bir patolojiyle birlikte
olabilir. Bu amaçla geniş örnekleme yapılmalıdır.
Fibroblastik hücreler,
dev hücreler ve
osteoid doku anevrizmal kemik kistiyle birlikte
görülen ve diğer
selim lezyonlarda da bulunan elemanlardır. 1
cm’den daha fazla
solid alan varlığı kuşkuyla karşılanmalıdır.
Primer anevrizmal kemik kistinin histolojik tanısı ancak diğer olası
lezyonlar elendikten sonra konur. Radyolojik görünüm ve lezyonun kaba
görünümü telanjektiatik osteosarkomla benzer olmasına karşın, histolojik
incelemeyle bu ayrım kolaylıkla yapılabilir.
Anevrizmal
kemik kistinin cerrahi tedavisinde kistin
küretajı esastır ve bunu
greftleme izler. Kistin birden fazla odalı oluşu ve kist
duvarında çok sayıda minik girintinin bulunuşu küretaj sırasında lezyona ait
tüm dokunun temizlenmesini oldukça güçleştirir. Özel matkap ucuna sahip
yüksek devirli motorla (bör) bu minik girintilerdeki dokunun kazınması,
klasik cerrahi girişim olan küretaj ve grefleme sonrası ortalama % 40
dolayında (% 15 ila 60) bulunan yineleme oranını % 10 ila % 20 dolaylarına
çeker. Anevrizmal kemik kisti cerrahisinde yinelemenin hiç de az olmayışı
sonuca etki edebilecek destek tedavilerinin tedavi protokolüne eklenmesine
yol açmıştır. Bunlar kriyoterapi, kimyasal tahrip, kemik çimentosu (polimetilmetakrilat)
uygulaması, ve embolizasyondur.
Kriyoterapi hastalıklı
dokunun dondurularak tahrip edilmesidir. Bu amaçla sıvı nitrojenin dondurucu
etkisinden yararlanılır. Böylelikle bör kullanarak, ya da klasik küretajla
elde edilen temiz cerrahi sınır birkaç milimetre daha arttırılarak
erişilemeyen, ya da yeterince kazındığı sanılan alanlardaki tümör dokusu
ortadan kaldırılmış olur. Aynı düşünceyle fenolün kimyasal etkisinden ve
kiste doldurulan kemik çimentosu sertleşirken açığa çıkan ısının yakıcı
etkisinden de yararlanılabilir. Kemik çimentosu tercih edilmişse olgunun
özelliğine göre bu aynı cerrahi oturumda çıkartılabilir, veya 6 ay sonra
çıkartılarak yeni bir küretaj sonrası greftleme yapılabilir, ya da yerinde
bırakılabilir.
Tümörü
besleyen damarlara tıkaç uygulayarak tümör dokusunun ölmesinin (nekrozunun) sağlanmasına embolizasyon denir. Yapılan
anjiografi sonrası tümörün beslenmesi hakkında fikir edinilir ve BT veya
MR’ın yol göstericiliğinde tümörü besleyen damarlara girişimsel radyologlar
tarafından tıkaç konur. Genellikle hedeflenen tümörde nekroz oluşturmaktan
öte, aynı zamanda kanayan tümörde bu kanamanın önüne geçmektir. Cerrahi
açıdan erişilmesi güç ve sınırlı
alanlarda (pelvis, omurga) bulunan anevrizmal kemik kistinde
embolizasyon çok yararlıdır, ancak beyni ve omuriliği besleyen damarlarda
emboli oluşturabilmesi gibi ciddi bir komplikasyonu vardır. Tümörün tümüyle
nekroze olduğundan emin olunabiliyorsa embolizasyon tek başına da
uygulanabilir.
Destek
tedavisi uygulansın uygulanmasın küretaj sonrası kist boşluğu hastanın
kendisinden alınan kemik grefti, ya da
allogreft
veya bunların kombinasyonuyla doldurulur. Kistin kemik çimentosu ile kalıcı
olarak doldurulması daha az tercih edilen diğer bir seçenekti.
Anevrizmal kemik
kistinin cerrahi işlemi sırasında bör kullanılması ve ayrıca destek
tedavilerinden de yararlanılması durumunda yineleme % 5’in altına
indirilebilir.
Anevrizmal kemik kisti
kaburgada veya
fibulada yerleşikse kemiğin o kısmı bir bütün halinde
çıkartılabilir.
Omurgadaki
anevrizmal kisti yerleşimi açısından bir çok güçlüğe neden olur. Kist
genellikle arka elemanlara yerleşik olsa da omur cisimine doğru
ilerleyebilir. Bu nedenle cerrahi girişim sırasında kiste hem arkadan, hem
de önden erişmek gerekir. Arka elemanlar eksize edilirken
pediküldeki ve
omur cismindeki kist kürete edilir. Birden fazla omuru
tutabilir. Omurilik basısı söz konusu olduğunda acil girişim gerektirir.
Omurgadaki anevrizmal kemik kistinde embolizasyondan oldukça yararlanılır.
Kist boşluğunu kemik çimentosu ile doldurmak omurgada sık tercih edilen bir
yöntemdir. Kistin oluşturduğu, ya da kiste müdahale ile oluşabilecek
stabilizasyon kaybını gidermek için
kısa segment
füzyon yapılır ve
spinal instrumentasyondan yararlanılabilir. Omurgada
yerleşik, ancak embolizasyonun başarısız olduğu ve değişik nedenlerden
dolayı ameliyat edilemeyecek durumdaki kistlere, ya da hızlı gelişen ve
yumuşak doku tutulumu gösteren yinelemelerde düşük doz radyoterapi uygulanır.
Kistin
yinelemesi durumunda daha enerjik bir küretaj yapılır, destek tedavilerinden
yararlanılır ve kist boşluğu kemik grefti ile doldurulur. Eğer yinelemenin
görüldüğü kistin agresif bir görünümü var ve rekonstrüksiyonu sorun
yaratmayacaksa rezeksiyon tercih edilir.
Sekonder kistler altta
yatan esas patoliye uygun tedavi edilir.
Doğal Seyir
Telanjektiatik
osteosarkomla olan birlikteliğine karşın habaset gelişimi kanıtlanamamıştır.
Agresif kistte ve başka bir patolojiyle birlikte olan anevrizmal kemik
kistinde kendiliğinden iyileşme beklenmez, ancak inaktif kistler yıllar
süren yavaş bir seyirle iyileşebilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.