Kırık Çeşitleri
Köprücük kemiği
yaralanmalarını altı bölümde toplayabiliriz:
1. doğum kırığı
2. cisim ortası kırığı
3. medial uç kırığı
4. lateral uç kırığı
5. nadir kırık ve çıkıklar
6. açık kırık
Sık Rastlanan Köprücük Kemiği Kırığı Tipleri
Doğum Kırığı
Köprücük kemiğinin
doğum kanalında en önde yer alması, zorlu doğum sırasında sıkça kırılmasına
neden olur. Doğum sonrası bebeğin bir kolunu oynatmadığı fark edilir. Bu
duruma “yalancı felç (pseudoparalizi)” denir. Üstünün değiştirilmesi
sırasında kol ister istemez oynatıldığında ağrı nedeniyle bebeğin ağladığı
görülür. Ancak, nadir de olsa köprücük kemiği kırığı yenidoğanda kuşku
uyandıracak kadar bir ağrıya neden olmayabilir ve bebek kolunu rahatça
oynatabilir.
Doğumsal kol felci,
infeksiyon, humerus
üst uç büyüme plağını ilgilendiren kırık ve
müskuler tortikollis ayırtedilmesi
gereken durumlardır. Bebekte doğumsal kol felcine köprücük kemiği kırığının
da eşlik edebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle doğumsal kol felcinden
kuşkulanılan her bebekte radyolojik görüntü almak gerekir. Genellikle ateş
gibi sistemik bulgular bulunmadığından yenidoğanların omuz bölgesi kemik ve
eklem infeksiyonlarına tanı koymak oldukça zor olabilir. Radyolojik tetkikte
humerus üst uç metafiz
bölgesinde litik
bir lezyon görülen ve omuz bölgesindeki şişliğin ve hassasiyetin arttığı
saptanan bir bebeğe iğne
aspirasyonu gerekir. Çok nadir de olsa doğumda köprücük kemiği
kırığı ile birlikte humerus üst uç büyüme plağını ilgilendiren bir kırık da
oluşabilir. Radyolojik tetkikte başlangıçta humerus üst uçtaki kırığı fark
etmek zordur, ancak 2 ila 3 hafta sonra kırık
kallusunun gelişmesi sonucu
radyografiyle tanı konur.
Cisim Ortası Kırığı
Bebeklerdeki ve
küçük çocuklardaki köprücük kemiği kırığıı genellikle tam olmayan
yeşil ağaç kırığı
şeklindedir. Bazen ebeveynlerin aklına kırık olabileceği olasılığı gelmez,
çünkü fazla bir bulgu yoktur. Birkaç hafta sonra kırık bölgesinde kırık
kallusuna bağlı sert, bastırmakla hafif hassas şişliğin belirmesi
ebeveynlerin endişelenmelerine neden olur. Radyolojik inceleme sonrası
ebeveynlere bunun bir tümör olmadığının anlatılması gerekir.
Büyük çocuklardaki
köprücük kemiği kırığı ise genellikle kaymış kırıklardır. İç taraftaki kırık
parça
sternokleidomastoid kası vasıtasıyla yukarıya ve arkaya, dış
taraftaki kırık parçada kolun ağırlığı ve subklavius kasının marifetiyle
aşağı ve öne çekilir. İç parçaya ait kırık ucu bazen aşırı yer değiştirerek
cilde basar; çok nadiren de ciltte “kuş gözü” denen ufak bir cilt yarası
oluşturur.
Kırığın olduğu
taraftaki omuz daha alçak ve daha öndedir. Kırık ucunu yukarı doğru çeken
sternokleidomastoid kasını gevşetmek için çocuk başını o yana eğer ve
çenesini karşı omuza doğru döndürür. Kolunu gövdeye bitişik tutar ve diğer
eliyle dirsek altından destekler. Kırık bölgesinde şişlik ve ağrı bulunur;
hassasiyet ve krepitasyon
alınır.
Köprücük kemiğinin
1/3’lük orta bölümünde kemik ile brakiyal pleksusun medial ve lateral
kordları arasında sadece ince subklavius kası ve klavipektoral fasya yer
alır. Neyse ki, klavikulanın orta bölüm kırığında aradaki kalın periost,
klavipektoral fasya ve subklavius kası brakiyal pleksus ve subklaviyen
damarların yaralanmasını önler. Bu nedenle köprücük kemiği cisim ortası
kırığında damar ve sinir yaralanmasına dair bulgu saptanması pek rastlanan
bir durum değildir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.