Tanı
Laboratuvar bulgusu olarak eritrosit
sedimentasyon hızında artış görülebilir.
Eozinofilik granülomanın tanısında basit radyolojik inceleme değerini
korumaktadır. Eozinofilik granülomaya ait görüntü sınırları belirgin
litik
lezyon şeklindedir. Hızla geliştiğinden erken evrede granülomun sınırları,
en azından belli yerlerde, silik olabilir. Erken evrede sınırları güve
yeniği tarzındadır ve kemik
korteksinde aşınma, incelme saptanır.
Periostun
uyarılmasıyla periosteal elevasyon görülür, ancak kafatası ve
pelvis
yerleşimli granülomlarda periosttan yeni kemik oluşumu görülmez. Bu dönemde
lezyon
osteomiyelit (kemik iltihabı) veya Ewing sarkomu ile karıştırılabilir.
Lezyon geliştikçe sınırları keskinleşerek zımba deliği görüntüsünü alır.
Yuvarlak, ya da oval biçimli lezyonu tanımlamak için söylenen zımba deliği
görüntüsü en tipik olarak kafatasında görülür ve hastalığın karakteristik
radyolojik bulgusunu oluşturur. Bu yuvarlak lezyonun etrafında bazen bir iki
tane daha ufak litik lezyon olabilir. Granülomun kafatası iç ve dış
tabulalarını eşit oranda işgal etmemesine bağlı olarak kafatasında delik
içinde delik görüntüsü olabilir. Granülom kafatasında daha çok
paryetal
ve
temporal kemikleri tutar.
İyileşmeye yüz tutan lezyonun sınırlarında
skleroz
başlar. Normalde lezyon etrafında skleroz görülmeyen kafatası
granülomlarının yaklaşık yarısının kenarlarında iyileşmeyle birlikte skleroz
görülür. Litik bir lezyonun ortasında sklerotik alanın yer alması düğme
görüntüsü oluşturur.
Kafatası lezyonlarının üzerinde genellikle bir yumuşak doku kütlesi
görüntülenir ve bu kısım ele de gelir. Yumuşak doku kütlesi daha çok göz
çukurunu ilgilendiren tutulumlarda saptanır. Alt çene kemiğinin (mandibula)
tutulumunda yumuşak doku kütlesi ve serbestlemiş diş(ler) görüntülenebilir.
Kaburgadaki litik lezyon
patolojik kırığa yol açabilir.
Omurgada lezyon omur cismini tutar ve ileri derecede çökmeye neden olur.
Omur cismi oldukça incelir. Bu görünüme
vertebra plana denir ve eozinofilik
granülomanın diğer bir karakteristik radyolojik bulgusudur. Vertebra planaya
daha çok çocuklarda ve omurganın
torakal kısmında (sırt) rastlanır.
Lezyon iyileştikçe omur cismi yüksekliği giderek artar.
Kifoza
neden olmazsa da
skolyoz gelişebilir. Son derece nadir
olan C2 omur tutulumu
atlantoaksiyal instabiliteye yol açar.
Pelviste genellikle
asetabulumun üzerindeki bölgede yer
alır.
Uzun tubuler kemikte daha çok
diyafiz yerleşimlidir. Nadir de olsa
büyüme plağını aşabilen
epifiz yerleşimli granülom görülebilir.
Diz ve dirseğin
distalindeki uzun tubuler kemiklerde
görülmesi nadirdir. Uzun kemiklerde lezyon kemik iliğini tutar ve kemik
korteksinin incelmesiyle birlikte kemikte genişleme yapabilir. Lezyonun
basısıyla korteksin
endosteal yüzünde oluşan aşınma düzgün
daireler şeklindedir (scalloping).
Yumuşak doku kütlesi görülebilir. Lezyon etrafında periostun kalkmasına
bağlı olarak
subperiosteal yeni kemik yapımının görülmesi sık bir bulgudur.
Başlangıçta tek kemik lezyonu ile başvuran hastaya
soliter
eozinofilik granülom tanısı koymadan önce yaklaşık 10 hastadan 1’inde hem
birden fazla kemik tutulumu, hem de iskelet sistemi dışı tutulum olabileceği
hatırlanmalıdır. Tarama amaçlı kafatası, göğüs kafesi, pelvis ve omurga
radyografileri istenir.
Mastoid, atlantoaksiyal bölge, omurların arka elemanları vb. gibi basit
radyolojik görüntümenin yetersiz kaldığı anatomik bölgelerde bilgisayarlı
tomografiye baş vurulabilir. BT kafatası granülomlarının içe doğru
genişlemesini göstermek açısından yararlıdır.
Manyetik rözonans görüntülemede eozinofilik granülom T1
ağırlıklıklı çekimde düşük sinyal, T2 ağırlıklı çekimde ise
yüksek sinyal yoğunluğu gösterir. Kontrast MRG’de (gadolonyum ilavesi ile)
lezyon daha iyi görüntülenir. Lezyon etrafındaki
ödemi
ve kemik iliği yayılımını göstermek açısından MRG yararlıdır. MRG’nin
granülomu gösterme duyarlılığı yüksek olsa da tanıyı koydurma açısından
basit radyolojik incelemeye üstünlüğü yoktur.
Teknesyum99m ile yapılan kemik sintigrafisinde granülom sahası
yüksek tutulum gösterebildiği gibi tutulum olmayabilir, ya da yüksek
tutulumla çevrili soğuk bir lezyon şeklinde de görülebilir. Yüksek tutulum
gösteren alanlar değişik yoğunluktadır. Gallium 67 ile kemik dışı tutulumlar
gösterilebildiğinden tercih edilebilir. Kemik sintigrafisinde yalancı
negatif oranı hayli yüksek olduğundan (yaklaşık % 35) ve lezyonu her zaman
göstermediğinden basit radyolojik tetkikle tarama sintigrafiye üstündür.
Basit radyolojik incelemede kafatasında zımba deliği tarzında
radyolüsan
lezyonlar, ya da omurgada vertebra plana gibi LHH'a özgü radyolojik bulgular
barındıran olgular dışında kesin tanı için biyopsiye gerek vardır. Özellikle
soliter lezyonun erken radyolojik evresi sırasında, habis bir olayı dışlamak
için sıklıkla biyopsiye gereksinim duyulur. Çoğu olguda ince iğne
aspirasyonu
tanıyı doğrulamada yeterli materyali sağlayabilir.
Alınan materyal yumuşak kıvamda ve sıklıkla rastlanan kanama alanlarına
bağlı olarak kırmızımtrak kahverengindedir. Lezyonda eozinofiller, plasma
hücreleri, histiyositler ve Langerhans hücreleri bulunur. Langerhans
hücreleri çekirdekleri bitişik olan dev hücrelerdir. Az da olsa mitoza
rastlanabilir.
Langerhans hücreli histiyositozun kesin tanısı, lezyondaki histiyositlerin
S-100 ve CD1a ile boyanması ve
nukleusa komşu hücre sitoplazmasında
karakteristik Birbeck granüllerinin gösterilmesi ile konur. Çubuk şeklinde,
ya da tenis raketi şeklinde genişleme gösteren ve çizgili bir görünüme sahip
olan bu yapılar Langerhans hücreli histiyositoza özgüdür.
Ayırıcı Tanı
Ayırıcı tanıda
osteomiyelit,
Ewing sarkomu, habis
lenfoma, kemik metastazı,
anevrizmal kemik kisti,
soliter
kemik kisti ve
nonossifiye fibrom akılda tuluması
gereken durumlardır. Çok karıştırıldığı nonossifiye fibromun aksine,
eozinofilik granülom genellikle diyafiz yerleşimlidir ve
eksentrik
olması çok düşük bir olasılıktır.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.