Tanı
Laboratuar Bulguları.
Serum kreatinin yüksekliği, kanda üre artışı, serum albümin düzeyinde azalma
vb. gibi kronik böbrek hastalığına özgü bulguların yanı sıra, serumda fosfat
ve alkali fosfataz düzeylerinde artış görülür. Serumda paratiroid hormon
düzeyi genellikle artmıştır, ya da normal çıkar. Serum kalsiyum ve D
vitamini düzeyleri düşük çıkar.
Kemik biyopsisi tanı için olduğu kadar,
osteotomi yapılacak hastada kemik
metabolizmasının düzeyini değerlendirmek açısından da yararlı olabilir.
Radyolojik İnceleme.
Renal osteodistrofide hem
raşitizmin, hem de
hiperparatiroidinin radyolojik bulgularına rastlanır.
En belirgin bulgu yaygın
osteopenidir. Genellikle
radyografilerde erkenden seçilir niteliktedir. Osteopeni neticesi kemik
korteksi
incelir ve kemik
trabekülleri sınırlarını kaybederek
bulanıklaştığından kemik dokusunda buzlu cam görüntüsü ortaya çıkar.
Trabeküler kemiğin yaygın
rezorbsiyonuna bağlı olarak oluşan çok
sayıdaki aşırı
radyolüsan alanlar nedeniyle kafatası
tuz-karabiber karışımı görüntüsü verir. Kafatasının iç ve dış tabulaları
arasındaki sınır kaybolur.
Büyüme plaklarının kalınlığı artar ve
metafize doğru genişleme gösterir.
Geçici kalsifikasyon zonunun kalsifiye olmadığı ve sınırlarının silikleştiği
saptanır. Beslenmeye bağlı raşitizmin aksine büyüme plaklarında kadehleşme
görülmez.
Zamanla osteopeniye, rezorbsiyon odakları şeklindeki hiperparatiroidiye ait
bulgular eklenir. Bu tür demineralizasyon genellikle
subperiostealdir,
ancak eklem yüzeyinin kenarlarında, eklem kıkırdağının altında (subkondral),
kemiğin
endosteumunda, bağların yapıştığı yerlerde ve trabeküler kemikte
de olabilir. Karakteristik subperiosteal rezorbsiyon elde işaret parmağı ile
orta parmağın orta
falankslarının
radyale
bakan yüzünde görülür. Ayrıca, elde
distal falanksların en ucunda,
metakarplarda,
ulnada,
köprücük kemiği
lateral ucunda ve
simfiz
pubiste de görülebilir.
Yaygın kemik
sklerozu görülebilir (olguların yaklaşık % 10 ila % 30'unda). En
sık kronik glomerülonefritte görülür. Renal ostedistofiye ait tek radyolojik
bulgu olabilir. En sık kafatası tabanında ve omurgada görülür. Omurgada en
sık
torakolomber bölgede görülür (olguların yaklaşık % 60'ında).
Birbirini izleyen, omur sonlanım plaklarına bitişik alanlardaki sklerotik
görünüm ile omur cismine ait radyolüsan alanlar yatay çubuklu ragbi
formasına (rugger jersey)
benzetilir (sandviç omur cismi).
Pelvis, kaburgalar, uzun tubuler
kemikler ve yüz kemikleri osteosklerozun görüldüğü diğer lokalizasyonlardır.
Kemikteki skleroza
osteopetrozda da rastlanılabilir.
Kemik kalitesinin düşmesi kemikte patolojik kırık hatlarına yol açar (Looser
alanları, Milkman hatları veya kortikal infarktlar). İlgili korteksten dik
açıyla başlayan ve kemik dokusunda yatay uzanan, düzensiz, sklerotik
sınırlara sahip bu geniş, radyolüsan hatlar genellikle simetriktir.
Olguların yaklaşık % 1'inde saptanır. Renal osteodistrofi haricinde
osteomalaside,
fibröz displazide,
hipertiroidide, Paget hastalığında,
X'e bağlı
hipofosfatemide ve
osteogenezis imperfektada da
görülebilir.
Osteopeni kemikte
patolojik kırığa ve yük altındaki
kemiklerde deformitelere neden olur.
Kronik böbrek hastalığı olan çocuklarda osteopeninin yanısıra büyüme
plaklarının kalınlığı artarken, geçici kalsifikasyon zonunun kalsifiye
olmadığı ve sınırlarının silikleştiği saptanır. Böyle bir patoloji
epifizyolize
zemin hazırlar.
Femur
proksimali
ve distali,
humerus proksimali,
radius
ve ulna distali epifizyolizin görülebileceği lokalizasyonlardır.
Kemik yıkımının hızlı olduğu yerlerde, damardan zengin ve çoğalma kapasitesi
yüksek fibröz
dokudan ibaret granülasyon dokusu ve
hemoraji normal kemik iliğini işgal
ederek brown tümörlerini
oluşturur. Tümöral kitlenin kahverengi (brown)
renkte oluşu ve bu niteliğine göre adlandırılışı içerdiği
hemosiderinden
kaynaklanır. Hiperparatiroidinin radyolojik bulgularından biri olan
brown tümörü (osteitis
fibrosa cystica,
osteoklastoma)
radyolojik görünümü itibariyle habaseti düşündürürse de bir
neoplaziden
ziyade onarıcı hücresel bir oluşumu ifade eder.
Agresif
karakterli brown tümörü
radyolojik incelemede korteksi incelten ve kemikte genişlemeye (ekspansiyon)
neden olan, sınırları belirgin, radyolüsan alanlar olarak görüntülenir.
Reaktif yeni kemik yapımına çok az rastlandığı bu alanlardan patolojik kırık
gelişebilir. MRG ile bu leyonlar iyi bir şekilde görüntülenir. Lezyonun
içeriğine göre
solid, kistik, ya da karma bir görüntü
elde edilir. Solid bileşenler MRG'de düşük sinyalli görüntü verirken, kistik
lezyonlar T2 ağırlıklı görüntülemede yüksek sinyal verir ve sıvı seviyeleri
gösterebilirler. Anjiografi tümörün damardan zengin yapısını gösterir.
Sintigrafi yapılacak olursa tümör sıcak tutulum gösterir.
Brown tümörleri primer
hiperparatiroidide biraz daha sık görülmesine karşın (% 3' e karşın % 2),
sekonder hiperparatiroidi olguları çok daha sık görüldüğü için, saptanan
brown tümörlerinin çoğu da
sekonder hiperparatiroidi olgularına aittir.
Özellikle eklemlerin çevresinde olmak üzere yumuşak dokuda
ektopik
kalsifikasyonlara rastlanır.
Kronik böbrek hastalığı nedeniyle uzun süreli hemodiyaliz tedavisi gören
hastada, standart hemodiyaliz filtrelerinin süzemediği amiloid protein (β2-mikroglobülin)
vücutta birikmeye ve eklem çevresinde
ekstraselüler olarak depolanmaya başlar
(amiloid artropati). En sık omuz ve kalça gibi majör eklemlerle
karpal
kemiklerde ve
servikal omurgada görülür. Omuz
ağrısına, karpal tünel sendromu bulgularına vb. yol açar. Belirtiler
genellikle çift taraflıdır. Radyolojik incelemede eklem çevresindeki yumuşak
dokuda ödem, osteoporoz ve sınırları belli, sklerotik
subkondral
kistik lezyonlar saptanır. Eklem mesafesi uzun süre korunur. Büyük hacimli
subkondral kistler patolojik kırığa neden olabilir. Metastaz ve multipl
miyelom ile karıştırılabilir.
Kronik böbrek hastalarında ve böbrek nakli yapılanlarda belli bir süre
steroid
kullanımı söz konusu olduğundan, kronik steroid kullanımından kaynaklanan
osteonekroz
görülme olasılığı mevcuttur. Osteonekroz en çok femur başında gelişir.
Nadiren steroid kullanım öyküsü bulunmayan kronik böbrek hastasında da femur
başı avasküler
nekrozu görülebilir. Çift taraflı olabilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.