Kalsiyumun Emilmesi
Normal beslenen bir insanın gıdayla aldığı kalsiyumun yaklaşık % 40'ı ince
bağırsaklardan emilirken, yaklaşık % 20'si de dışkıyla atılır. Kalsiyum
duodenumdan aktif taşımayla emilirken, jejuneum ve ileumdan paraselüler
taşıma ile emilir. Esas olarak duodenumda görülen aktif taşıma gıdayla düşük
miktarda kalsiyum alındığında gerçekleşir ve D vitamini düzeyine bağımlıdır.
Hücre içinden gerçekleşen aktif taşımanın aksine paraselüler taşıma hücreler
arası boşluklardan gerçekleşen pasif bir emilim şeklidir. Ancak gıdayla bol
miktarda kalsiyum alındığında gerçekleşir ve D vitamini düzeyinden
bağımsızdır.
Kalsiyum aktif taşımayla ince barsaklardan emilirken, ince barsak duvarında
bulunan, TRPV6 gibi (transient receptor potential cation channel,
subfamily V, member 6), kalsiyum iyonlarına seçici geçirgenlik gösteren bazı kalsiyum
kanallarına ihtiyaç duyar. Kalsiyumun bu kanallar aracılığıyla ince barsak
duvarını döşeyen epitel hücreleri içine aktarılması ve daha sonra da kana
ulaştırılmasına kalbindin adlı bir protein aracılık eder. Kalbindinin yapımı
1,25-dihidroksi vitamin D3 (ya da D2) tarafından
uyarılır. Kalbindin, epitel hücresinin barsak boşluğuna bakan yüzünde (apikal
membran) TRPV6 ile birlikte etki ederken, hücrenin kalsiyumun kana
aktarıldığı yüzünde ise (basolateral membran), hücre içindeki enerji
kaynaklarını (ATP) kullanarak kalsiyumun aktif olarak taşınmasını sağlayan
ve kana pompalayan kalsiyum pompası PMCA1 (plasma
membrane Ca2+ ATPase)
ile birlikte hareket eder. Kalbindin bu yüzde ayrıca kalsiyum pompalayan
adenosin trifosfatazları uyarır. Kalbindin aynı zamanda böbrek
tübuluslarında da bulunur ve kalsiyumun idrarla atılmasını azaltır.
Kalsiyumun böbreklerden geri emilimini 1,25-dihidroksi vitamin
D3
düzenler.
Kandaki tüm kalsiyumun yaklaşık % 35 ila % 50'si plasma proteinlerinin en
büyük kısmını oluşturan albumine bağlı olarak bulunurken, % 5 ila 1'i
organik asit ve fosfatların yapısında bulunur. Biyolojik işlemlerde etkin
olabilmesi için kalsiyumun iyonize olarak serbest kalması gerekir. Toplam
kan kalsiyumunun % 50 ila % 60'ını oluşturan iyonize kalsiyumun normal
değeri 4,5 ila 5,6 mg/dL arasındadır (toplam plasma kalsiyum normal değeri 9
ila 10.5 mg/dL'dir). Tiroidin parafoliküler hücreleri ve paratiroid bezi
kandaki iyonize kalsiyumu bu dar sınırlar içinde tutmaya çalışır, aksi halde
kalp, damarlar ve sinirler serum kalsiyum düzeyindeki oynamaya çok hassastır
ve anında tepki verirler.
Kan kalsiyum düzeyi yükseldiğinde tiroidin parafoliküler hücrelerinden
kalsitonin salgılanışı hızlanırken, paratiroid hormon salgılanışı ise
yavaşlar. Kalsitonin marifetiyle plasmadaki fazla kalsiyum kemiklerde
depolanmaya başlanır. Öte yandan paratiroid hormondaki azalma kemik
rezorbsiyonunu dizginleyerek kalsiyumun kana karışmasına engel olur. Ayrıca,
kanda paratiroid hormon düzeyinin düşmesi, bu hormonun distal renal
tübuluslardan kalsiyumun geri emilimini arttıran, ancak fosfatların geri
emilimini azaltan etkisinin hafiflemesine neden olur. Kana geri dönen
fosfatlar suda çözünmeyen kalsiyum fosfat tuzlarını oluşturarak kandaki
iyonize kalsiyum miktarını düşürür. Diğer taraftan, kanda paratiroid hormon
düzeyinin düşmesi, böbrekteki
1α-hidroksilaz enziminin
işlevinin azaltarak 1,25-dihidroksi vitamin D3 yapımını azaltır.
Biyoaktif D vitamini yapımının azalması ince bağırsaklardan kalsiyumun
emilimini dizginler. Kanda düşük kalsitriol düzeyi aynı zamanda
osteoklastlar üzerinde etkili olarak kemik rezorbsiyonunu yavaşlatır.
Kanda iyonize kalsiyum düzeyi azaldığında ise kalsitonin salgılanması
azalırken, paratirod hormon salgılanmasında artış görülür. Paratiroid hormon
marifetiyle kemikte rezorbsiyon hızlanarak kandaki kalsiyum hızla takviye
edilir. Paratiroid hormon aynı zamanda böbreklerden kalsiyumun geri
emilimini azaltırken, fosfatların geri emilimini ise azaltır.
Kalsitriolün yapımı artarak ince bağırsaklardan kalsiyumun emilimi
hızlanır.
Anlaşılacağı üzere kandaki iyonize kalsiyum düzeyinin kontrolü kısa dönemde
kemikle kan arasındaki geçişlere bağlıdır. Uzun dönemde ise bağırsaklardan
emilen ve dışkıyla kaybedilen kalsiyum bu düzenlemeye dahil olur.
Gıdalarla alınan kalsiyum miktarı günde ortalama 25 mmol'ü bulur. Günde
ortalama 15 mmol miktarında bir kalsiyum da safra ile ince bağırsaklara
atılır. İnce bağırsaklara ulaşan 40 mmol miktarındaki kalsiyumun ancak
yarısı (ortalama 20 mmol) bağırsaklardan geri emilerek kana karışır. Atılan
ve emilen arasındaki 5 mmol miktarındaki fark da böbreklerden atılan günlük
kalsiyum miktarına tekabül eder.
Kalsiyum metabolizmasına katılan karaciğer, böbrekler, bağırsaklar ve ciltte
oluşabilecek bazı hastalıklar ve değişiklikler metabolik kemik hastalığına
yol açabilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.