Kalsiyum ve Fosfor Metabolizması - I Kalsiyum ve Fosfor Metabolizması - II D Vitaminine Bağlı Raşitizm Klinik Görünüm Tanı Tedavi
 
 ☰  
 aç

 D VİTAMİNİNE BAĞLI RAŞİTİZM

Raşitizm, açlık veya kıtlık çeken geri kalmış, ya da az gelişmiş toplumların başlıca çocukluk çağı hastalığıdır. Gıdalarla yetersiz kalsiyum alımı da raşitizme yol açabilir, ancak D vitamini eksikliği raşitizimin başlıca nedenidir. Bu yüzden bir çok nedene bağlı olarak gelişen raşitizmi öncelikle D vitamini takviyesine yanıt veren (D vitaminine bağlı), ya da vermeyen (D vitaminine  dirençli) olmak üzere ikiye ayırarak ele almak gerekir.

Büyüme plakları kapandıktan sonra, erişkin yaşta görülen benzer duruma osteomalasi denir.

Nedeni ne olursa olsun D vitaminine bağlı raşitizm tiplerinde eksik olan D vitamini yerine konduğunda raşitizme bağlı bulgular normale döndürülebilir. 

Vücutta D vitamini eksikliği değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar. En basit neden gıdalarla yeterince D vitamini alınamamasıdır.

Bebeğin uzun süreli emzirilmeyip başka gıdalarla beslenmek zorunda kalması, ya da salt vejetaryen beslenme gibi beslenme sorunlarının haricinde, uzun süreli ishal, ya da uzun süreli kusma da bu duruma yol açabilir. Çok erken doğan bebek de raşitizm açısından risk altındadır.  Çok erken doğan prematürede kuvözde patolojik kırıkla dahi karşılaşılabilir. Bu tür prematürelerin uzun süre parenteral yoldan beslenme durumunda kalması, karaciğer ve safra yollarının henüz daha yeterine işlev görür durumda olmaması ve nadir de olsa diüretik tedavisi gerekmesi raşitizmi hazırlayan nedenlerden başlıcalarıdır.

Yaşam koşullarının iyileştirilmesiyle birlikte ileri toplumlarda beslenme kaynaklı raşitizm olgularına günümüzde artık rastlanmamaktadır.

Cildin yeterince güneş ışığından yararlanmaması provitamin D sentezini kısıtlayan bir başka önemli unsurdur. Özellikle dini inanç veya inanış nedeniyle örtünen, ya da kapalı yaşayan toplumlarda bu durum sık görülür. Ayrıca, kalın bulutlarla kaplı, endüstriyel, ya da doğal sisin mutat olduğu coğrafi alanlar da (örneğin, İngiltere) raşitizm açısından riskli alanlardır. Koyu renkli ciltler provitamin D sentezi için güneş ışığına daha uzun süreye gereksinim duyar.

D vitamini kalsiyumun bağırsaklardan emilimi için gereklidir. D vitamini yağda çözündüğü için yağlı ishale neden olan barsak hastalıkları (Çölyak hastalığı vb.), ya da kalsidiol sentezini olumsuz etkileyen karaciğer hastalıkları raşitizme neden olabilir.

Antiepileptik bir ilaç olan fenitoin karaciğerde P-450 sitokrom ailesinden bazı enzimlerin yapılmasını sağlayarak D vitamininin yapımını olumsuz etkiler. Gelişen hipokalsemi konvülsiyon riskini arttırdığı gibi patolojik kırığa da yol açabilir.

Patoloji

Normal koşullarda büyüme plağının geçici kalsifikasyon zonunda kıkırdak hücreleri sütunlar halinde çoğalarak hipertrofiye olur, sonra da bu olgun kıkırdak hücreleri mineralize olarak buraya ulaşan kan damarları tarafından rezorbsiyona uğrar ve yerlerini kollajen dokusundan zengin, mineralize yeni kemik dokusuna bırakır. Büyüme plağının metafiz yüzünde gerçekleşen bu değişim ile kemik uzunlamasına olarak uzar.

Raşitizmde kıkırdak hücrelerinin çoğalmasında bir sorun yoktur. Sorun hipertrofik kıkırdak hücrelerinin kalsiyuma kavuşmasındadır. Kalsifiye olamayan kıkırdak hücrelerinin rezorbsiyonu gerçekleşmez ve kan damarları düzensiz olarak bu bölgeyi istila eder. Sürekli biriken, ancak rezorbe olamayan kıkırdak hücreleri nedeniyle büyüme plağı kalınlaşır. Kalsiyumdan fakir osteoid dokusu kan damarları boyunca düzensiz yığılmalar göstererek diyafize kadar uzanabilir.

Raşitizmde normal mineralize kemik dokusu yeterince oluşamadığından kemiğin yüklenmelere karşı direnci azalır ve deformiteler, hata patolojik kırıklar gelişir.

Raşitizmde tedaviye başlandıktan sadece 24 saat sonra bile büyüme plağındaki olgun kıkırdak hücrelerinin kalsiyumu tutmaya başladıkları görülebilir.

 

 

Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.

Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.

 

Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.