Raşitizm, açlık veya kıtlık çeken geri kalmış, ya da
az gelişmiş toplumların başlıca çocukluk çağı hastalığıdır. Gıdalarla
yetersiz kalsiyum alımı da raşitizme yol açabilir, ancak D vitamini
eksikliği raşitizimin başlıca nedenidir. Bu yüzden bir çok nedene bağlı
olarak gelişen raşitizmi öncelikle D vitamini takviyesine yanıt veren (D
vitaminine bağlı), ya da vermeyen (D vitaminine
dirençli) olmak üzere ikiye ayırarak ele almak gerekir.
Büyüme plakları kapandıktan sonra, erişkin yaşta
görülen benzer duruma osteomalasi denir.
Nedeni ne olursa olsun D vitaminine bağlı raşitizm tiplerinde eksik olan D
vitamini yerine konduğunda raşitizme bağlı bulgular normale döndürülebilir.
Vücutta D vitamini eksikliği değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar. En
basit neden gıdalarla yeterince D vitamini alınamamasıdır.
Bebeğin uzun süreli emzirilmeyip başka gıdalarla beslenmek zorunda kalması,
ya da salt vejetaryen beslenme gibi beslenme sorunlarının haricinde, uzun
süreli ishal, ya da uzun süreli kusma da bu duruma yol açabilir. Çok erken
doğan bebek de raşitizm açısından risk altındadır.
Çok erken doğan prematürede kuvözde patolojik kırıkla dahi
karşılaşılabilir. Bu tür prematürelerin uzun süre parenteral yoldan beslenme
durumunda kalması, karaciğer ve safra yollarının henüz daha yeterine işlev
görür durumda olmaması ve nadir de olsa diüretik tedavisi gerekmesi
raşitizmi hazırlayan nedenlerden başlıcalarıdır.
Yaşam koşullarının iyileştirilmesiyle birlikte ileri toplumlarda beslenme
kaynaklı raşitizm olgularına günümüzde artık rastlanmamaktadır.
Cildin yeterince güneş ışığından yararlanmaması provitamin D sentezini
kısıtlayan bir başka önemli unsurdur. Özellikle dini inanç veya inanış
nedeniyle örtünen, ya da kapalı yaşayan toplumlarda bu durum sık görülür.
Ayrıca, kalın bulutlarla kaplı, endüstriyel, ya da doğal sisin mutat olduğu
coğrafi alanlar da (örneğin, İngiltere) raşitizm açısından riskli alanlardır.
Koyu renkli ciltler provitamin D sentezi için güneş ışığına daha uzun süreye
gereksinim duyar.
D vitamini kalsiyumun bağırsaklardan emilimi için gereklidir. D vitamini
yağda çözündüğü için yağlı ishale neden olan barsak hastalıkları (Çölyak
hastalığı vb.), ya da kalsidiol sentezini olumsuz etkileyen karaciğer
hastalıkları raşitizme neden olabilir.
Antiepileptik bir ilaç olan fenitoin karaciğerde P-450 sitokrom ailesinden
bazı enzimlerin yapılmasını sağlayarak D vitamininin yapımını olumsuz
etkiler. Gelişen hipokalsemi konvülsiyon riskini arttırdığı gibi patolojik
kırığa da yol açabilir.
Patoloji
Normal koşullarda büyüme plağının geçici kalsifikasyon zonunda kıkırdak
hücreleri sütunlar halinde çoğalarak hipertrofiye olur, sonra da bu olgun
kıkırdak hücreleri mineralize olarak buraya ulaşan kan damarları tarafından
rezorbsiyona uğrar ve yerlerini kollajen dokusundan zengin, mineralize yeni
kemik dokusuna bırakır. Büyüme plağının metafiz yüzünde gerçekleşen bu
değişim ile kemik uzunlamasına olarak uzar.
Raşitizmde kıkırdak hücrelerinin çoğalmasında bir sorun yoktur. Sorun
hipertrofik kıkırdak hücrelerinin kalsiyuma kavuşmasındadır. Kalsifiye
olamayan kıkırdak hücrelerinin rezorbsiyonu gerçekleşmez ve kan damarları
düzensiz olarak bu bölgeyi istila eder. Sürekli biriken, ancak rezorbe
olamayan kıkırdak hücreleri nedeniyle büyüme plağı kalınlaşır. Kalsiyumdan
fakir osteoid dokusu kan damarları boyunca düzensiz yığılmalar göstererek
diyafize kadar uzanabilir.
Raşitizmde normal mineralize kemik dokusu yeterince oluşamadığından kemiğin
yüklenmelere karşı direnci azalır ve deformiteler, hata patolojik kırıklar
gelişir.
Raşitizmde tedaviye başlandıktan sadece 24 saat sonra bile büyüme plağındaki
olgun kıkırdak hücrelerinin kalsiyumu tutmaya başladıkları görülebilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.