Tedavi
Tedavideki amaç nidusun tahribidir. Nidusun
çevresindeki tüm reaktif kemiğin çıkartılması gerekmez. Nidusun ortadan
kaldırılmasıyla osteoid osteomaya özgü ağrı ortalama 4 gün içerisinde (nadiren
1 ayı bulabilir) kaybolur ve kalıcı bir düzelme görülür.
Nidusun ortadan kaldırılmasına yönelik çok
çeşitli yöntem vardır. Tüm bu yöntemlerin ortak sorunu nidusun yerinin tam
belirlenmesidir. Ufak boyuttaki nidusun çıkartılması için gereksiz geniş
disseksiyon
yapılması, büyük boyutta kemik çıkartarak instabilite yaratılması,
çıkartılan veya tahrip edilen kısımda nidusun bulunmaması cerrahi girişimde
yöntemi seçerken dikkate alınması gereken hususlardır. Osteoid osteomanın
yerleşimi ve nidusun büyüklüğü tekniğin seçiminde önemli noktalardır.
Nidusun damarlanmasının bir şekilde tahrip
edilmesi durumunda klinik tablonun ortadan kalktığının gözlemlenmesi,
nidusun çıkartılması yerine tahrip edilmesinin yeterli olacağı düşüncesini
doğurmuştur. Bu amaçla bilgisayarlı tomografi kılavuzluğunda nidus bulunarak
kalın bir matkap ucuyla tahrip edilebilir. Bu genellikle erişilmesi güç
yerlerde (örneğin, omurga) tercih edilen bir yöntemdir. Nidusun nispeten
büyükçe olduğu ve
skopide seçilebildiği durumlarda bu
işlem bilgisayarlı tomografi yerine skopi altında yapılabilir. Genellikle
yüzeysel lezyonlarda tercih edilir (örneğin,
tibia).
Nidusu matkap ucuyla tahrip etmek yerine yüksek frekanslı radyo dalgalarının
yakıcı etkisinden de yararlanılabilir. Bu amaçla geliştirilmiş özel aygıtlar
mevcuttur.
Çoğu cerrah nidusu gözle görerek
kürete etmeyi
tercih eder. Küretaj itinayla yapılmalı ve nidus etrafındaki reaktif dokudan
ince bir tabaka da küretaja dahil edilmelidir. Nidusun halter biçiminde, ya
da birden fazla odaklı olduğu nadir durumlarda küretajın tüm nidus dokusunu
kapsamasına dikkat edilmelidir.
Minik bir kesiden gerçekleştirilen tahrip etme
yöntemlerinin olumsuz yanı azımsanmayacak orandaki başarısızlıktır, çünkü
lezyona
ne ölçüde zarar verildiğini tahmin etmek olanaksızdır. Burada söz konusu
başarısızlık gerçek bir yineleme değil, tahrip etmede başarısız kalınan
nidusun ağrı oluşturmayı sürdürmesidir. Gözle görerek yapılan basit
küretajda dahi başarısızlık riski vardır (yaklaşık % 5). Tibia
ve femur
cismine ait yüzeysel lezyonların aksine,
femur
boynu, parmak uçları, omur arka elemanları, el ve ayağa ait ufak
kemikler ile büyüme plağına komşu lezyonlar tam olmayan küretaj açısından
potansiyel riskli bölgelerdir. Ancak başarısızlığın en büyük nedeni nidusun
yerinin tam belirlenememesidir. Nidus hemen her zaman kemikteki şişliğin
zirve yaptığı kısmın altındadır, fakat kemikte her zaman bir şişlik
olmayabilir. Bu amaçla ameliyat öncesi hastaya
radyoizotop
verilip özel bir tarayıcı cihazla ameliyat alanında tutulumun en fazla
olduğu yerin seçildiği teknikler geliştirilmiştir, ancak özel donanım
gerektirdiğinden kullanışlı değildirler. Bunun yerine güç yerleşimlerde, ya
da ufak niduslarda bilgisayarlı tomografi altında nidusun yerini belirleyip
burayı bir
Kirschner teliyle işaretlemek ve daha sonra da buraya açık
küretaj uygulamak tercih edilebilir.
Yapılan çalışmalarda nidusun arakidonik asit
ürettiği saptanmıştır. Arakidonik asid siklooksijenaz enzimlerinin (COX-1 ve
COX-2) kontrolünde prostaglandin E2’ye (PGE2) dönüşür.
PGE2
inflamasyon ve ağrı oluşumunda kilit rol
oynayan bir maddedir. Nidusda normal kemiğe oranla yüzlerce kez daha fazla
miktarda PGE2’ye rastlanmıştır. Aspirin bir siklooksijenaz
inhibitörü olduğundan, osteoid osteomadaki etkisi siklooksijenaz enzimlerini
dizginleyerek PGE2 üretimini bastırmasından kaynaklanmaktadır.
COX-1 diğer tümörlerde de bulunurken, COX-2 sadece osteoid osteomada
bulunmuştur. Buradan hareketle osteoid osteomanın tedavisinde selektif COX-2
inhibitörleri önerilmiştir. Cerrahi girişim istemeyen ve 2 ila 3 yıl az da
olsa ağrıya katlanabileceğinden emin olan hastalara selektif COX-2
inhibitörleri verilebilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.