Patoloji
Histolojik incelemede nidusun damardan zengin,
osteoblastik
bağ dokusu zemininde gelişen, az veya çok kalsifiye olmuş, atipik kemik ve
osteoidin
yaptığı ve çevreden net bir şekilde ayrılan bir odak biçiminde olduğu
görülür. Bol miktarda bulunan damarlara eşlik eden
otonom sinir
sistemine dahil
miyelinsiz sinir liflerinin kan
basıncındaki değişiklikleri ileterek ağrının oluşmasından sorumlu oldukları
düşünülmektedir. Bu sinir lifleri otonom sinir sistemine dahil olduklarından
ağrının omurilik kök basısı şeklinde (radiküler ağrı) bacaklara yayılmasına
da neden olurlar.
Doğal Seyir
Osteoid osteoma kendi kendini sınırlayan bir tümördür. Genellikle ağrının
ortaya çıkışından 2 ila 4 yıl sonrasında lezyon olgunlaşmaya, ağrı da
giderek azalmaya başlar. Radyolojik incelemede nidusun giderek kalsifiye
olduğu görülür. Kemik sintigrafisinde başlangıçta tutulumda hafif bir artış
görülmüşken, tutulum giderek azalır. Bu süreç genellikle 2 ila 4 yıl sürer
ve hastada ağrı kaybolur. Ancak radyografide nidusun tümüyle kemikleşerek
çevredeki reaktif dokuya katılması daha geç görülür (3 ila 7 yıl). Şifadan
sora nidus kaybolursa da
skleroz ve
korteksteki
kalınlaşma kalır. Nidus tümüyle kemikleşse de sintigrafide hafif bir tutulum
birkaç yıl daha sürer.
Habasete
dönüşüm söz konusu değildir.
Ayırıcı Tanı
Tutulan kısmın radyolojik incelemesinde lezyonun net olarak
görülebilmesinden çok önceleri ağrının mevcut olması
psikonöroz,
temaruz
vb. gibi yanlış tanıların konmasına yol açar. Ağrının lezyonun bulunduğu
yerden çok uzağa yansıması (radiküler ağrı), ikincil değişiklikler de
gereksiz incelemelerin yapılmasına yol açarak tanıyı geciktirir. Ağrının
başlamasıyla tanının konması arasında geçen süre 6 ay ile 2 yıl arasında
değişir (ortalama 11 ay). Erken radyolojik bulguların asgari düzeyde olduğu
omurga ve ayak yerleşimleri ile eklemlere komşu yerleşimler tanıda güçlük
çıkartan konumlardır. Aynı güçlük ile spongioz tip osteoid osteomada da
karşılaşılır.
Osteoid osteoma radyolojik olarak en çok
Brodie absesi ve
sklerozan
osteomiyelit ile karışır. Ayrıca
eosinofilik
granulom, kemik iliği
osteomu ve
stres kırığı
da osteoid osteoma ile sıkça karışan diğer durumlardır. Histolojik olarak
ise ayırımı yapılması gerekenler
osteoblastom ve
osteosarkomdur.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.