Klinik Görünüm
Hastalığın şiddeti çok değişkendir. Bazı
hastalarda 1 ila 2 tane, yakınmasız ekzostoz bulunurken, bazı hastalarda ise
ekzostozların sayısı onlarla ifade edilir.
Bu hastaların büyük çoğunluğunda ailede MHE'u
olan en az bir kişi bulunduğundan, hastalığın özelliğini bilen annenin
çocuğu yıkarken gösterdiği dikkat sayesinde tanı erkenden konur, ancak yine
de 2 yaşından önce müracaat ettirilen olgu sayısı çok azdır. Hasta
genellikle 3 yaşından sonra, özellikle eklemlere yakın olmak üzere vücudun
değişik yerlerinde, sert yumruların ele gelmesi sonucu hekime getirilir.
Muayenede cilt altında, kemiğe sabit, sert, ağrısız kitleler bulunduğu
saptanır. Bu kitleler dışardan görülecek kadar kabarıklık oluşturabilir. İlk
muayene sırasında vücudun değişik yerlerine ait en az 5 ekzostozun
saptanması olağan bir durumdur. Ekzostozlar bulundukları bölgeye,
büyüklüklerine ve çocuğun yaşına göre klinik bulgu verirler.
Dizde sıklıkla genu valgum gelişir. Açılanma
hemen her zaman
tibia
proksimalindeki
ekzostozdan kaynaklanır. Genu valgum boy atma dönemlerinde büyümedeki
hızlanmaya paralel artış gösterir. Açılanma nadiren
femur
alt uçtan kaynaklanır. Tekrarlayan patella çıkığı
olabilir.
Femur üst uçta yer alan ekzostoz nedeniyle
koksa valga
gelişir. Koksa valga bazen kalçada ilerleyici instabilite yaratacak düzeyde
olabilir. Femur alt uçtaki ekzostozun kemiğin uzaması üzerindeki olumsuz
etkisi proksimal tutulumda çok daha azdır.
Tibia ile
fibula
arasında gelişen ekzostoz iki kemik arasında
sinostoz
oluşturmaktan çok çevre dokulara bası yaparak, ya da kemiğin büyümesini
dizginleyerek klinik bulguya neden olur. Proksimalde fibuler sinir basısı
nadir de olsa görülebilir, ancak daha çok ekzostozun
eksizyonu
sırasında
iyatrojenik olarak meydana gelir.
Distalde
ise ayak bileğinde
valgus tarzında açılanma ve hareket
kısıtlılığının görülmesi oldukça sık bir durumdur. Fibula alt ucu büyüme
plağı ile tibia alt ucu büyüme plağının dış kısmındaki büyümenin
dizginlenmesi valgus deformitesine neden olur. Fibula alt ucundaki büyüme
dizginlendiği için
dış malleol ayak bileği eklem seviyesine
göre giderek yükselir. Bu nedenle ayak bileğindeki valgus deformitesi
ilerleyici özelliktedir. Ayak bileğindeki açılanma ayak bileği hareket
kapasitesini de olumsuz etkiler.
Humerus üst
ucunda yer alan ekzostoz hemen her zaman yakınmasızdır.
Skapulanın ön
yüzünde bulunan ekzostoz belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra skapulotorasik
hareket sırasında ağrıya ve omuz hareket açıklığında kısıtlılığa yol
açabilir. Nadiren skapulanın kanat tarzında kalkmasına neden olur. Kaburgada
yer alan ekzostoz göğüs boşluğuna doğru büyüyebilir.
Hastaların yaklaşık yarısında önkolda sorun vardır.
Ulna
alt ucu
radius alt ucuna oranla daha fazla etkilendiğinden ulna radiustan
daha kısa kalır ve önkol ulnar tarafa doğru yay şeklinde bükülür. El
bileğinde ulna stiloidi olması gereken yerin çok daha proksimalinde ele
gelir. Deformitenin şiddetine paralel önkol rotasyon hareketi kısıtlanır.
Önkol rotasyon hareketinin kısıtlanması zamanla radius başında çıkığa neden
olur.
Elde en sık metakarpofalangeal eklem tutulmasına karşın deformite oluşumu en
sık proksimal interfalangeal eklemde görülür. Metakarp kısalığı sorun
yaratmasa da açılı deformite işlev kaybına yol açar.
Omurgadaki ekzostoz omurilik basısına yol açabilir. Omurganın hemen her
seviyesinde olabilir ve bulunduğu seviyeye özgü nörolojik bulguya neden olur.
Pelvise ait
ekzostoz nadir de olsa idrar, ya da barsak geçişini engelleyebilir.
Büyüme plağının uzama yönündeki çabasının bir kısmı ekzostoza harcandığından
kemik boyu normalden daha kısa kalır. Bacağın uzun kemikleri olan femur ve
tibia her zaman tutulduğu için, yaşın artmasıyla birlikte göze çarpan bir
bacak kısalığı ortaya çıkar. Kol ve bacaklar gövdeyle kıyaslandığı zaman bu
durum daha da belirginleşir, ancak bu fark ancak ergenlik sonrası fark
edilir duruma gelir. Ekzostoz büyüklüğü ile normal bacak uzunluğu arasında
ters ilişki söz konusudur; yani ekzostoz ne kadar büyükse bacak ta o oranda
kısa kalır. Bacak kısalığı genellikle asimetriktir ve az da olsa bacak
uzunluk farkına yol açar.
Boy kısalığı hafif düzeydedir.
Ekzostoz kütlesi büyüyerek çevredeki damara, sinire veya
tendona
bası yapabilir. Damar basısı sanıldığı kadar nadir bir durum değildir, ancak
sinir basısı daha sık görülür. En sık fibula üst uçta fibuler sinir ile el
bileğinde median sinir basıya uğrar. 5 hastadan 1'inde
periferik sinir
basısı görülme olasılığının olduğu bildirilmektedir.
Çoğu hastada kronik ağrı (yaklaşık 5
hastadan 4'ünde) ve çabuk yorulma mevcuttur. Ekzostoz üzerinden kayan
tendonun sürtünmesi ağrı oluşturabilir. Ciltten çıkıntı yapan yüzeyel
kütleler de ağrıya neden olabilir. Örneğin, sırttaki ekzostoz nedeniyle
hastanın sırtüstü yatması sorunlu hale gelebilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.