Komplikasyonlar
Koksa Vara
Koronal planda femur boynu ile femur cismi
arasındaki açının azalmasına koksa vara, artmasına koksa valga denir. Koksa
vara deformitesi femur boynu kırığının bir komplikasyonu olarak da
oluşabilir. Çocuk femur boynu kırığında rijid tespitin önemi anlaşıldıktan
sonra salt alçılama ile tedavi edilen hasta sayısında azalma ile birlikte
koksa vara olgularında da bir düşüş yaşanmıştır. Osteosentez materyallerinin
iyileştirilmesi ve redüksiyon kaybı görülen olgulardaki azalmanın da bu
düşüşte payı vardır. Günümüzde femur boynu kırığı komplikasyonu olarak
gelişen koksa vara daha çok femur başındaki avasküler nekroza ve avasküler
zeminde büyüme plağının erken kapanmasına bağlı olarak gelişir. Trokanter
majör bölgesini besleyen damar ağı ile femur başını besleyen damar ağı
birbirinden farklı olduğundan femur başı büyüme plağının kanlanması
bozulmuşken trokanter majör büyümeye devam eder ve böylelikle femur üst uçta
koksa vara gelişir. Sonuçta kalça abdüktor kaslarının yapıştığı trokanter
majörun tepesi femur başı merkezine yaklaşır, hatta onun kranyaline geçer.
Bu durum kalça abdüktor kaslarında (gluteal kaslar) göreceli bir kısalık
oluşturur ki, bu da kas gücünde azalmaya yol açar. Sonuçta, kısalığa bağlı
aksamaya yalpalayarak yürüyüş (Trendelenburg yürüyüşü) eklenir. Avasküler
nekroz sonucu femur boynunun kalınlaşması ve kısalması da femur üst uçtaki
konfigürasyonu etkiler. Kırıkta kaynamama ve hatalı redüksiyon diğer koksa
vara nedenleridir. Koksa vara stres kırığından sonra da olabileceği gibi
bazı patolojik femur boynu kırığından sonra da görülebilir (örneğin,
osteogenesis imperfekta, fbröz displazi, osteopetrosis).
Avasküler nekrozdan sonra en sık görülen çocuk
femur boynu kırığı komplikasyonudur. Olguların yaklaşık % 25’inde koksa vara
gelişmektedir, ancak hepsinin klinik yakınmaya neden olduğunu söylemek
zordur, çünkü ufak çocukta (< 3 yaş) femur boyun-cisim açısı gerçekleşen
remodelasyonla normal sınırlara yaklaşabilmektedir. Femur boyun-cisim
açısının 110 derecenin altına inmesiyle klinik yakınmalar ortaya çıkar.
Kısalığa bağlı aksama ve kalça abdüktor kaslarındaki göreceliği güçsüzlüğe
bağlı yalpalayarak yürüme (Trendelenburg) klinik tabloyu oluşturur. Koksa
vara ağrıya neden olmaz, ancak eşlik eden femur başı avasküler nekrozu
nedeniyle ağrı görülebilir.
Femur boyun-cisim açısının 110 derecenin
altında olduğu olgular mutlaka cerrahi olarak düzeltilmelidir. 8 yaşın
altındaki çocukta trokanter apofizi cerrahi olacak tahrip edilerek daha
fazla büyümesi önlenir ve açının zamanla normalleşmesi hedeflenir (apofizyodez).
8 yaşın üstündeki bir çocukta trokanter majör apofizyodezi yetersiz
kaldığından femur üst ucunda, intertrokanterik, ya da subtrokanterik
bölgeden, tabanı lateralde olan bir kemik kamanın çıkartılması suretiyle
yapılacak bir valgizasyon osteotomisiyle klinik yakınmalar giderilir.
Kırıkta Kaynamama
Femur boynunu saran kalın perikondrium
nedeniyle kaynamama riski erişkine oranla daha azdır. Çocuk femur boynu
kırığında rijid tespitin gerekli olduğunun anlaşılması ve osteosentez
materyallerinin iyileştirilmesiyle kaynamama oranlarında büyük düşüş
yaşanmıştır, ancak yine de % 6 dolaylarında görülebilmektedir. Hemen her
zaman deplase bir kırık sonrası görülür.
Kırık uçlarını makaslama kuvvetinin daha etkin olacağı varus
konumunda tespit, ya da kırık aralığında aralık oluşması gibi bir hatalı
redüksiyonlar ya da redüksiyonun ince, ya da az sayıda vidayla tespiti gibi
hatalı osteosentez kırıkta kaynamamaya neden olabilir. İnfeksiyon da kırıkta
kaynamamaya neden olur. Patolojik kırıkta kaynamama oranı daha yüksektir.
Kırığın kaynamaması koksa varaya yol açar ve
avasküler nekroza zemin hazırlar. Bu nedenle avasküler nekroz ve koksa
varanın aksine radyolojik olarak kaynamama saptandığında beklenmeden
müdahale edilmelidir. Redüksiyon hatası varsa osteosentez materyalleri
çıkartılıp redüksiyon düzeltildikten sonra yeniden vidalar geçilir ve kırık
aralığına spongioz greft yerleştirilir. Çocuk 10 yaşından daha büyükse, ya
da kırık uçları düzeltildikten sonra da varus konumunda kalacağı
düşünülüyorsa trokanter minorun hemen üst hizasından tabanı lateralde kemik
kama çıkartılarak femur üst ucu valgus konumuna getirilir. Kırık aralığına
makaslama tarzında etki eden kuvvetler, böylece daha dik gelmeye başlayarak
kompresif kuvvetlere dönüşür ve kırık kaynamasına olumlu etki eder.
Büyüme Plağında Erken Kapanma
Büyüme plağında erken kapanma oranı seriden
seriye değişir (% 10 ila % 60). Femur başı büyüme plağında erken kapanmaya
yol açan nedenler arasında avasküler nekroz başı çeker. Neden avasküler
nekrozsa, büyüme plağındaki kapanma büyük oranda başlangıçtaki avasküler
döneme bağlı olarak gelişir, ya da daha az oranda femur başında gerçekleşen
çökme (kollaps) sonucu meydana gelir. Tip I transepifizer kırıkta olduğu
gibi vida uçlarının büyüme plağını geçmek zorunda oluşu büyüme plağında
erken kapanmaya yol açabilir. Bu nedenle tip I dışındaki femur boynu
kırığında vida uçlarının büyüme plağı ile temas etmemesine özen gösterilir.
Redüksiyon sırasında büyüme plağının hasar görmesi açısından minimal deplase
tip I kırığı tümüyle deplase tip I kırığına oranla daha şanslıdır. Büyük
çocukta kırık sonrası artan kanlanma sonucunda epifiz plağının kamçılandığı
ve bu nedenle erkenden kapandığı da iddia edilmektedir.
Büyüme plağının tamamı ya da bir kısmı kapanır.
Büyüme plağında erken kapanmanın yakınmaya
neden olması çocuğun yaşı ve avasküler nekroz gibi ciddi bir komplikasyonla
birlikte olup olmamasına bağlıdır. Genelde oluşan kısalık miktarı 1,5 cm’i
geçmez, çünkü femur üst uç büyüme plağı bacak boyunun (femur + tibia) ancak
% 15’inden sorumludur ve bu da bacakta yılda yaklaşık 3 mm’lik bir uzamaya
tekabül eder.
10 yaşın üstündeki bir çocukta salt büyüme
plağı erken kapanması söz konusuysa kısalığa yönelik topuk yükseltme dışında
bir tedavi gerektirmezken, daha ufak bir çocukta ve avasküler nekroz eşlik
ettiğinde gelişen ciddi kısalık ve koksa vara nedeniyle cerrahi tedavi
gerekebilir. Kısalık ortoröntgenografilerle bir müddet izlenip nihai bacak
uzunluk farkı hesaplandıktan sonra, 2 cm’in üzerindeki bir bacak boyu
eşitsizliği uygun zamanda, sağlam tarafa yapılacak epifizyodezle, ya da kısa
olan tarafta uzatma osteotomisi ile giderilir.
Diğer Nadir Komplikasyonlar
Koksa Valga. Trokanter
majörde parçalı kırıkla birlikte olan tip IV intertrokanterik kırığında
trokanter majör apofizinin kapanması sonucu oluşur. Çoğunlukla tedavi
gerektirmez.
Kondroliz. Genellikle
avasküler nekroz ile birlikte görülür. Ameliyat sırasında vida başlarının
tekrarlayan şekilde eklem içine girmesi de kondroliz oluşturabilir. Kalça
eklem hareket açıklığında ilerleyici kısıtlanma görülür. Basit radyolojik
incelemede kalça eklem aralığının daralması tipiktir.
İnfeksiyon. Görülme sıklığı
% 1’in altındadır. Açık redüksiyon yapılanlarda, ya da kapalı redüksiyon
sonrası kapalı vidalama yapılanlarda görülür. Kırık kaynamadıysa osteosentez
materyali kırık kaynayana kadar çıkartılmamalıdır. Eklem debritmanı ve
antibiotik ile tedavi edilir. Osteomiyelit, kırıkta kaynamama, avasküler
nekroz, koksa vara, büyüme plağında erken kapanma ve kondroliz gibi
komplikasyonlara neden olabilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.