Tanı
	
	AHO tanısı hastanın öyküsü, fizik muayenesi, laboratuvar değerleri, 
	radyolojik bulguları ve kültür sonuçları birlikte değerlendirilerek konur.
	
	Laboratuvar İncelemesi
	
	AHO’ten kuşkulanıldığı zaman ilk istenecek tetkiklerden biri kuşkusuz 
	laboratuvar çalışmasıdır ki rutinde tam kan sayımı, eritrosit sedimentasyon 
	hızı ve CRP’i kapsar.
	
	CRP (C-reaktif protein) vücutta infeksiyon varlığını gösteren oldukça 
	duyarlı bir belirteçtir, ancak infeksiyonun odağı konusunda bir fikir vermez. 
	CRP yoğunluğu infeksiyonu izleyen 24 saat içinde çok belirgin bir şekilde 
	artar. Vücuttan atılım hızı sabit olduğundan
	plazmadaki CRP düzeyi sadece 
	üretimine bağlıdır. CRP yüksekliği başka hastalıklarda da görülebilir, ancak
	ailevi Akdeniz ateşi dışında bunların hemen hepsi erişkin yaşta görülen 
	rahatsızlıklardır. AHO olgularında pozitiflik oranı %98’in üzerindedir.
	
	Alyuvarların çökme hızını ifade eden eristrosit sedimentasyon hızının artışı 
	vücuttaki infeksiyon varlığını gösteren bir başka güvenilir laboratuvar 
	bulgusudur, ancak CRP’nin aksine alyuvarların şekli ve büyüklüğü, plazmadaki 
	yoğunluğu, hormon düzeyleri ve hastanın beslenme durumu gibi belli başlı 
	fiziksel faktörlere bağlıdır. AHO olgularında eristrosit sedimentasyon 
	hızında artış oranı %92 dolayındadır.
	
	Vücuttaki infeksiyonlarda kandaki akyuvarlar (lökosit) sayısı da artar (lökositoz). 
	Lökositler arasında polimorf nükleer hücrelerin oranı artar (sola kayma). 
	Lökosit sayısının artışı birçok durumda görülebildiği gibi yeni doğanda, 
	bebeklerde ve bağışıklık sistemi zayıf ufak çocukta da hafif artmış olabilir. 
	AHO olgularının ancak yaklaşık 1/3’inde (% 21 ila % 43) lökositoz 
	görülmektedir. Tam kan sayımı istenmesi sadece lökositozu ve sola kaymayı 
	saptayabilmek için değil, aynı zamanda lösemi gibi habis durumların ayırt 
	edilmesi için de gereklidir (özellikle aksayan çocukta).
	
	Laboratuvar değerleri AHO’te çok önemlidir, ancak negatif çıkması 
	infeksiyonu dışlamaz.
	
	Kültür
	
	Hastanın kanından, kemik dokusundan ya da kemik dokusundaki pürülan sıvıdan 
	kültür yoluyla mikroorganizmayı izole etmek hem tanı hem de tedavide 
	kullanılacak antibiyotiğin seçimi açısından oldukça önemlidir, ancak bu 
	işlemin antibiyotik kullanımından önce yapılması seçilecek antibiyotik 
	açısından daha doğru sonuç vermektedir (özellikle MDSA’da).
	
	Kan kültüründe mikroorganizmanın saptanması olguların ancak 1/3’inde (% 10 
	ila % 46) mümkün olabilmektedir. Kemikten alınan parçada ya da
	aspirasyon 
	sıvısında mikroorganizmanın üretilmesinin tanı açısından değeri daha 
	yüksektir. AHO olgularının yaklaşık ¾’ünde (% 65 ila % 82) bu başarılabilir. 
	
	Kingella kingaenın 
	standart kültürlerde üretilmesi zordur. AHO olgularında kemikten alınan 
	örneklerde bu mikroorganizmanın izole edilebilmesi ancak 3 olgudan 1’inde 
	mümkün olabilmektedir.
	
	Anaerob mikroorganizmaları ve mantarları kemikten alınan parçada ya da 
	aspirasyon sıvısında izole edebilmek olguların büyük çoğunluğunda mümkün 
	olamamaktadır. Çocukta bağışıklık sistemi bozuksa, uygulanan antibiyotik 
	tedavisine yeterli yanıt alınamadıysa, delici ya da ciltte açık yara 
	oluşturan bir travma öyküsü varsa bu
	patojenler düşünülmelidir.
	
	Gelişmiş laboratuvarlarda PCR (polimer zincir 
	reaksiyonu) yöntemiyle hızlı ve güvenilir bir şekilde mikroorganizma tayini 
	yapılabilmektedir. PCR testi ile saptanan 
	Kingella kingae olguları standart kültürde 
	saptanabilen Kingella kingae
	olgularından 2 ila 4 misli daha fazladır. Özellikle
	Kingella kingae ve
	Bartonella henselae
	gibi kültürde üretilmesi zor bakterileri saptamak 
	açısından önemli olan PCR testi giderek rutine girmektedir.
	
	Radyolojik İnceleme
	
	Basit Radyolojik İnceleme. 
	Basit radyolojik inceleme olası dişlenmiş ayrıksız kırığı ve
	Ewing sarkomu 
	gibi habis durumları dışlamak için gereklidir. AHO’te kemiğin infeksiyona 
	verdiği reaksiyonlar 7 ila 10 gün sonra radyografide görünür hale 
	geldiğinden bu süre içinde çekilen röntgenlerde yumuşak dokularda şişlik 
	dışında bir bulguya rastlanmaz. İnfeksiyonun yayıldığı kısımda giderek bir
	radyolüsan alan belirir. Sınırları net olmayan
	litik alanın
	metafizde olması 
	AHO lehinedir. Litik alanın fark edilebilmesi için çekilen radyografilerin 
	iyi kalitede olması gerekir. Aşırı litik lezyon 
	neoplazm olasılığını 
	düşündürmelidir.
	
	Volkmann kanalları aracılığıyla
	periost altına sızan ve burada toplanarak 
	periostun kemik korteksinden kalkmasına neden olan infekte sıvı, periosttan 
	yeni kemik oluşumuna neden olur. Bu da radyografide infeksiyon odağı 
	çevresinde kemik korteksine paralel seyreden
	sklerotik hat şeklinde görülür. 
	Buna periost reaksiyonu denir. Hızla yayılan infeksiyonda geç dönemde bir 
	kat periost reaksiyonu görülür.
	
	Manyetik Rözonans Görüntüleme. 
	MR görüntüleme ile infekte alanda T1 ağırlıklı kesitlerde sinyal azalması, 
	T2 ağırlıklı kesitlerde ise sinyal artışı görülür. Basit radyolojik 
	incelemenin kör olduğu AHO’in başlangıç döneminde MR görüntülemenin katkısı 
	çok büyüktür. Kemikte infeksiyonun başlamasından sonra 2 ila 5 günlük sürede 
	tanıya yetecek bulgu verir. AHO’te duyarlılığı % 97 ila % 100 arasındayken, 
	özgünlüğü ise % 92 olarak bulunmuştur. 
	MR görüntüleme olanaklarının artmasıyla MRG 
	AHO’in tanısında rutine girmiştir. Çocuk hastada sedasyon (uyutma) 
	gerektirmesi kullanımındaki en büyük engeldir.
	
	Ultrasonografi.
	
	
	Özellikle süt çocuğunda kalça septik artritinde kullanım alanı bulan 
	ultrasonografinin AHO’te kullanımı sınırlıdır, çünkü sadece periost altına 
	toplanan sıvıyı gösterebilir. Ne var ki AHO olgularının büyük bir kısmına
	subperiosteal apse oluşmadan da tanı konabilmektedir.
	
	Bilgisayarlı Tomografi. 
	MR görüntülemeye göre infekte alanı gösterme açısından daha az duyarlı 
	olması, ancak geç dönemde kemikte değişikliklerin gelişmesiyle (subakut/kronik 
	osteomiyelit) tanıya yardımcı olabilmesi ve çocuğun fazla miktarda radyasyon 
	alacak olması nedeniyle bilgisayarlı tomografinin AHO tanısında yeri yoktur.
	
	Sintigrafi. 
	Teknesyum 99m, 
	galyum 67 ya da indium 111 gibi radyoizotoplarla yapılan kemik 
	sintigrafisinde infekte sıvının toplandığı alan soğuk, aktif infeksiyon 
	odağı ise sıcak olarak görüntülenir. MR görüntülemenin yaygınlaştığı 
	dönemden önce infeksiyon odağını lokalize etmekte güçlük çekilen olgularda 
	ya da vücuttaki diğer infeksiyon odaklarını ortaya çıkarmak için 
	kullanılmıştır. AHO’te duyarlılığı yaklaşık % 80’dir. Ancak özellikle süt 
	çocuğunda yalancı negatif oranı oldukça yüksektir. Günümüzde ancak MR 
	görüntülemenin yapılamadığı olguda kullanım alanı bulmaktadır.
	
	Ayırıcı Tanı
	
	AHO’te ayırıcı tanıda septik artrit, selülit, ayrıksız kırık, akut 
	lenfoblastik lösemi, Ewing sarkomu, osteosarkom ve
	Gaucher hastalığı ilk 
	akla gelmesi gereken durumlardır.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.