Tedavi
Blount hastalığı
ilerleyici özellik taşır. Kendiliğinden düzelenler azınlığı oluşturur, ancak
bu oran coğrafi bölgelere göre hayli değişkendir.
3 yaşından ufak olup
da tibia varası gerilemeyen, ancak radyolojik olarak Blount hastalığı
kanıtlanamayan olguda eğer MD açısı 11 derece ila 15 derece arasındaysa bu
hasta 4 yaş bitimine kadar radyolojik olarak izlenir. MD açısı 16 derece
veya daha büyükse hasta Blount hastası olarak kabul edilir ve tedaviye
başlanır. Bu tür bir olası Blount hastasında ve MD açısı 11 ila 15 derece
olmasına karşın sürekli artış gösteren bir hastada radyolojik olarak Blount
kanıtlanamasa dahi bacakta normal dizilim elde edilinceye kadar, ya da 4 yaş
bitimine kadar, hastaya özel yapım
breys kullandırtılır.
Langenskiöld evre I
ve evre II’de breys kullanımıyla tibia varada düzelme olabilir, ancak bunu
bu durumdaki hastaların tümü için söylemek zordur. Söz konusu evrelerde
breys kullanımıyla deformitenin gerilediği ve düzeldiği olgu oranı % 50’yi
geçmez. Breys tedavisine 3 yaşından önce başlanmış olması ve deformitenin
tek taraflı oluşu başarı şansını arttıran durumlardır. Ancak 3 yaşından ufak
çocuğa breys kullandırtmak zordur ve düzgün breys yapımında güçlük vardır.
Hastanın şişman oluşu ve diz bağlarında gevşeklik, breysden elde edilecek
başarıyı olumsuz yönde etkiler. Çift taraflı olguların yaklaşık % 70’inde
deformite bir tarafta breyse yanıt vermez. Tartışmalı bir konu olmasına
karşın breys gece ve gündüz kullandırtılır, çünkü breys 3 noktaya dayanarak
düzelme yönünde bası uygular. Breysin iç taraftaki desteği 2 ayda 1
ayarlanarak bacak valgusa zorlanır. Breys tedavisinde dizilimin düzeldiği ve
tibia üst
ucunda anatominin normalleştiği radyolojik olarak gösterilebilmelidir. Bu
süre yaklaşık 1 yıl sürer, ancak tüm açı ve eksenler tam düzelmeden breys
bıraktırılmaz. Breyse geçildikten sonraki 1 yıllık süre içersinde bir
değişiklik olmaz, ya da deformitede ilerleme saptanırsa breys tedavisi terk
edilir.
Hangi olgunun breyse
yanıt vereceğinin bilinememesi ve büyük bir olasılıkla deformitenin breys
içinde dahi ilerleyecek olması hekimi sıkıntıya sokar. Bu nedenle tibia
varanın kendiliğinden düzelmediğinden emin olmak için 1 yıl (azami 4 yaşına
kadar) beklendikten sonra, tibia üst ucunda düzeltici
osteotomi yaparak tibiayı 5 ila 10
derece valgusa
getirmek sıkça izlenen diğer bir yoldur.
Langenskiöld evre
III’de beklenmeden osteotomi kararı alınır. Tek başına osteotomi sonrası
yineleme olasılığı 4 yaşından sonra giderek artar.
Değişik osteotomi
şekilleri tanımlanmıştır. Kubbe, kapalı kama, ya da oblik osteotomi
bunlardan en fazla tercih edilenleridir. Osteotomi sırasında tibiadaki iç
rotasyon kusuru da düzeltilir. Ostotominin
İlizarov freymi ile yapılmasının,
istenen valgus derecesinin ayarlanması, tibia iç rotasyon kusurunun istenen
ölçüde düzeltilebilmesi ve hastanın erken basabilmesi gibi bir çok üstünlüğü
vardır. Osteotomiden beklenen valgus açılandırmasıyla vücut ağırlığını
büyüme plağının iç tarafından dış tarafına kaydırmak ve
epifizde görülen
mediale doğru olan kamalaşma ve dış yan
bağ gevşekliği nedeniyle varusa
olan eğilimi ortadan kaldırmaktır.
Fibula da
osteotomize edilir. Proksimal
tibia fizinin zarar görmemesi için osteotomi her zaman tibia tüberkülünün
distalinden yapılır. Aksi halde
genu rekurvatum deformitesi gelişebilir.
Osteotomi sonrası açısal düzeltme sırasında interossöz membranı kateden
tibialis anterior arterinin bükülmesine bağlı olarak tibianın ön ve dış
kompartmanlarında kompartman
sendromu gelişme olasılığı vardır. Yaklaşık % 20 olguda olası
olan bu komplikasyonu önlemek için ilgili kompartmanlara
fasyatomi yapılır
ve ameliyat sonrası hastanın distal dolaşımı yakından izlenir.
Bacakta başarılı bir
dizilim elde edilmiş olmasına karşın, osteotomiden sonraki ilk 2 yıl
içerisinde yineleme gelişirse, yani tibia tekrardan varusa giderse, büyüme
plağının iç tarafında ufak da olsa bir kemiksel köprü (bar)
var ve buradaki büyümeyi dizginliyor demektir. MRG veya BT ile bu durumun
aydınlatılması gerekir. Bar saptanırsa
eksize edilir, yerine hastadan alınan
yağ dokusu doldurulur ve tibiadaki osteotomi yinelenir. Buna rağmen tekrar
yineleme olursa ve büyüme plağı halen açıksa osteotomiye ek olarak büyüme
plağının dış kısmına kalıcı
epifizyodez yapılır.
Langenskiöld evre IV
ve evre V’de tek başına osteotomi ile dizilimin düzeltilmesi yeterli olmaz.
Evre IV’de büyüme plağının iç tarafında kemiksel köprü (bar) BT’de
görüntülenemese dahi bu bölgedeki fizyolojik hasar buradan gerçekleşecek
büyümeyi dizginleyecek boyuttadır. Böyle bir olguda tek başına osteotomi
sonrası deformitenin yineleyebileceği ve cerrahi girişimin tekrarlanması
gerekebileceği aileye anlatılmalıdır.
Büyüme plağının iç
tarafında bir kemiksel köprü görüntülenebiliyor ve çıkartılabilecek gibiyse
eksize edilir ve yerine yağ dokusu doldurulur. Hastanın önünde en az 2
yıllık bir büyüme dönemi olmalıdır. Ancak bazen bar çıkartılamayacak kadar
büyük olabilir. Bu durumda büyüme plağının dış kısmına kalıcı epifizyodez
yapılır.
Büyüme plağının dış
kısmına kalıcı epifizyodez eklenen olguda oluşacak bacak uzunluk farkını
gidermek için ya aynı seansta karşı bacaktaki tibiaya kalıcı epifizyodez
uygulanır, ya da daha sonraki bir seansta
uzatma osteotomisi yapılır.
Langenskiöld evre
VI’da barın çıkartılması olanaklı değildir. Üstelik çocukların çoğunda 2
yıldan az bir büyüme süresi kalmıştır. Düzeltici osteotomiye kalıcı lateral
epifizyodez eklenir. Eklemdeki çökme için eklem içi osteotomiyle medial
tibia platosunu kaldırmak da gerekir.
Langenskiöld evre I
ve evre II’de hemen hemen her olguda tedavi sonrası büyüme plağında normale
dönüş görülür. Aynı yüz güldürücü sonucu azalan oranda da olsa evre III ve
evre IV’de elde etmek mümkündür. Evre V ve evre VI’da büyüme plağında
normale dönüş söz konusu olmaz.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.