Tedavi
Deplase dış kondil kırığının tedavisinde fazla bir
tereddüt yokken, minimal kaymış kırıkta uygulanacak tedavinin
belirlenmesinde güçlük mevcuttur. Minimal ayrılmış kırıkta kırığın stabil
olup olmadığı ayırımını yapmak kolay değildir. Literatür alçı atele alınarak
tedavi edilmiş, ancak atel içinde dahi ortak ekstansör tendonun çekmesiyle
kaymış ayrıksız ya da minimal deplase dış kondil kırığı olgularıyla doludur.
Nitekim minimal ayrılmış kırık konservatif olarak tedavi edildiğinde % 9 ila
% 18 oranında alçı atel içinde sonradan kayma meydana gelmektedir.
Bu
tür kırıkta trokleaya ait kıkırdak menteşenin rutin radyolojik görüntüleme
ile görüntülenmesi mümkün olmadığından stabilitenin değerlendirilmesi için
oblik radyografilerden yararlanılır, çünkü kırıktaki deplasman miktarı rutin
radyolojik incelemede (ön arka ve yan radyografiler) çoğunlukla olduğundan
daha az olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle 2 mm’den daha az deplasman
gösteren dış kondil kırığında oblik radyografi çekilerek gerçek deplasman
miktarı hakkında fikir edinilebilir. Ayrıca, dirseğin normalden daha fazla
şiş olması, krepitasyon alınması kırığın instabil olduğuna işaret eder. Dış
kondil üzerindeki ciltte ekimoz varlığı
brakioradialis kasının
aponevrozunun
yırtıldığını ve kırığın instabil olduğunu gösteren diğer bir bulgudur.
Stabil olduğundan emin olduğumuz ayrıksız humerus dış kondil kırığı dirsek
90 derece fleksiyonda, önkol tam
supinasyonda alçı atele alınır. Tespit
süresi 4 ila 6 haftadır, ancak ebeveynlere kırığın alçı atel içinde dahi
kayabileceği anlatıldıktan sonra mutlaka 3 ila 5 gün sonra kontrol
radyografisi çekilmelidir. Kırık parça ameliyat sırasında
Kirschner teli ile
tespit edilmiş dahi olsa, el parmaklarının ve el bileğinin hareketinin kırık
parçanın hareketine yol açabildiği bilindiğinden alçı atel elde parmak
köklerine (metakarpofalangeal eklem) kadar uzatılmalıdır.
Alçı atel içinde kayarak minimal deplase kırık (deplasman
miktarı 2 mm ila 4 mm arasında) haline dönüşmüş olguda ya da başlangıçta
minimal deplasman gösteren kırıkta Kirschner telleriyle
perkütan tespit
yapılır. Kırık parçada rotasyon yoksa ya da
troklea menteşesi MR ya da
artrografi ile gösterilebildiyse önce kapalı
redüksiyon denenir. Dirsek
ekstansiyona ve
önkol supinasyona getirilip ekstansör ve supinatör kasların
gevşemesi sağlandıktan sonra dış kondil üzerinden basarak redüksiyon
sağlanır. Eğer hafif rotasyon var ya da troklea eklem yüzü kırıksa ciltten
kırık fragmanına geçirilen Kirschner teli
joystick (oyun kumanda kolu) gibi kullanılarak
olabildiğince redüksiyon sağlanır. Tespit için değişik yönlere uzanan iki
adet yivsiz Kirschner teli kullanılır. İdeal olanı her iki tel arasında 60
derecelik açı olmasıdır. Üçüncü tel stabiliteye çok katkı yapar, ancak
büyüme plağı hasarı oluşturma riski arttığından her zaman iki adet 1,6 ila
1.8 mm çapında yivsiz Kirschner teli tercih edilir. Büyüme plağında hasar
oluşturmamak için iskelet olgunlaşmasının sonuna yaklaşmış çocuk hariç vida
ya da yivli Kirschner teli ve benzer malzeme kullanılmasından kaçınılmalıdır.
Kırık hattı büyüme plağını çaprazladığından büyüme kusuru yaratmamak ve
düzgün bir eklem yüzü oluşturarak dirsekte olası bir
dejeneratif artriti (kireçlenme)
önlemek açısından redüksiyon önemlidir. Redüksiyon
skopi kontrolü altında
yapılır. Redüksiyondan iyice emin olmak için Kirschner tellerini geçtikten
sonra artrografi yapılması önerilmiştir. Ne var ki artrografi sonucu
redüksiyonun yeterli bulunmadığı ve açık redüksiyona geçildiği olgu oranı
sadece % 8’dir. Bu nedenle artrografi ile redüksiyon kontrolü rutine
binmemiştir. Ameliyat sonrası dirsek 90 fleksiyonda ve önkol nötral
rotasyonda 6 haftalığına alçı atel yapılır.
Oldukça fazla (> 4 mm) deplasman varsa, minimal deplase, ancak
fragman
rotasyona uğramışsa, troklea menteşesinin kırık olması nedeniyle yeterli
redüksiyon sağlanamadıysa, ameliyat sırasında kırığın stabilitesi hakkında
kuşku doğduysa, ya da alçı atel içinde kırık parça 2 mm’den fazla kaymışsa
açık redüksiyon gerekir. Çocukta humerus dış kondil kırığı,
suprakondiler humerus
kırığından sonra en sık cerrahi gerektiren kırıktır.
Kapitellum ve troklea arasında kıkırdağın içinde uzanan damarlar kırık
sonucu devre dışı kaldığından dış kondilin kanla beslenmesi artık sadece
ekstansör kasların yapıştığı dış kondil arkasından giren damar ağına kalır.
Bu damarlar kaza sırasında hasar görmemişse bile açık redüksiyon sırasında
yapılacak geniş disseksiyon sırasında zarar görebilir ve kondilde kısmi ya
da tam avasküler nekroz ve büyüme plağında erken kapanma görülebilir. Bu
nedenle açık redüksiyonda kondile yapışan ortak ekstansör tendonu dahil
yumuşak doku disseksiyonu asgaride tutulmalı ve kondil arkasından uzak
durulmalıdır.
Açık redüksiyon geciktirilmeden yapılmalıdır, çünkü zamanla gelişecek
yumuşak doku kontraktürü nedeniyle daha fazla yumuşak doku disseksiyonu
gerekecektir ki bu da dış kondil beslenmesine zarar verebilir.
Tellerin kapitellum büyüme plağından geçmemesine özen gösterilmelidir.
Tespit sonrası eklem serum ile yıkanarak (irrigasyon) serbest cisim (eklem
faresi) oluşturabilecek kıkırdak ve kemik parçacıklar eklemden
uzaklaştırılır.
Ameliyat sonrası dirsek 90 fleksiyonda ve önkol nötral rotasyonda 6
haftalığına alçı atel yapılır. Tespit süresi bittiğinde radyografi mutlaka
atel çıkartıldıktan sonra çekilmeli, kırığın kaynadığından tam emin olmadan
cilt dışında bırakılan Kirschner telleri çıkartılmamalıdır. Gerekirse atel
süresi 2 ila 3 hafta daha uzatılabilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.