Komplikasyonlar
Kaynama Gecikmesi.
Olguların yaklaşık % 1’inde kırıkta kaynama gecikmesi görülür. Kırık
yüzeyinin kıkırdaktan zengin olması kaynama gecikmesine zemin hazırlar.
Kırık aralığında cüzi deplasman ve kondile yapışan kasların kasılmayla kırık
aralığına yansıyan stresler de buna katkıda bulunur. Normalde 6 haftada
oldukça fazla bir onarım dokusuyla gerçekleşen kaynama 8 ila 12 haftaya
kadar uzayabilir. Kırık tespit edileli 6 hafta geçmiş olmasına karşın
radyografide kallusun pek görülmemesi ve
subperiosteal yeni kemik oluşumunun
azlığı kaynama gecikmesinin belirtilerindendir. Eğer kırık aralığında bir
deplasman olmamışsa kırığın stabil olma özelliği devam ediyor demektir ve
tespit süresi 2 ila 3 hafta daha arttırılır. İlerleyici deplasman
saptandıysa kırığın kaynama olasılığı düşüktür.
Kırıkta Kaynamama.
Yaklaşık % 1,5’luk genel kaynamama oranıyla humerus dış kondil kırığı dirsek
bölgesi kırıkları içerisinde kırık kaynamaması açısından en riskli
kırıktır.
Kırık kaynamayacak olursa kırık parça deplase olmaya başlar. Ayrıksız bir
kırıkta 1 mm’lik bir deplasmanın kırık kaynamasında yüksek risk oluşturduğu
bilinmektedir. Dış kondil kırığı eklem içi kırık olduğundan kırık aralığına
giren sinovya sıvısı kırığın kaynamasını daha da olumsuz etkiler. Zamanla
her iki kırık yüzeyinin arasını
fibröz kıkırdak doku doldurur. Müdahale
edilmezse büyüme plağında büyümenin duraklaması sonucu dış kondil normal
büyümesini sürdüren iç kondile göre daha ufak kalır. Bu da dirsekte giderek
valgus deformitesinin gelişmesine neden olur.
Çocuklarda humerus dış kondil kırığında kırıkta kaynamama tanısı koymak için
en az 12 haftanın geçmiş olması gerekir.
Kırıkta kaynamamayı daha çok minimal ayrılmış kırıkta ve ihmal edilmiş (ya
da farkına varılmamış) kırıkta görmekteyiz. Minimal deplase kırıktaki
kaynamama oranı deplase kırıktaki kaynama oranının neredeyse iki misli
kadardır. Deplase kırıkta açık
redüksiyon ve
internal tespit uygulandığından
psödoartroz görülme olasılığı daha düşüktür.
Humerus dış kondil kırığında kaynamama görülmesinin nedenleri arasında
tespit yapılmaması (kırığın atlanması), tespitin yeterli olmaması (Kirschner
teliyle tespit gerekirken alçı
atel ile yetinilmesi, ya da konan Kirschner
tellerinin kırık parçayı yeterince kontrol edememesi), yumuşak doku
interpozisyonu (periostun kırık aralığına girmesi), dış kondilin zayıf bir
damar ağına sahip oluşu ve kırık aralığındaki 2 mm’den fazla bir deplasmanın
giderilememesi gibi nedenler sıralanabilir, ancak kırık aralığındaki sürekli
mikro hareket en önemli etkendir.
Humerus diş kondil kırığından sonra gelişen psödoartrozun tedavisi sadece
eklem düzgünlüğünü sağlayıp dirsek işlevini normalleştirmekle sınırlı
kalmayıp dirsekte valgus deformitesinin (kubitus valgus) gelişmesini önlemek
açısından da gereklidir. Dış kondil psödoartrozunun tedavisi
kapitellum
büyüme plağının tümüyle kapanmış olup olmayışına, kırığın konfigürasyonuna
ve parçanın büyüklüğüne göre olgu temelli ele alınmalıdır.
Kapitellum büyüme plağı fazla etkilenmeden müdahale ediliyorsa nispeten
düzgün bir eklem yüzeyi sağlanabilir, çünkü kırık parçanın anatomisi fazla
bozulmamıştır. Alçı atel ile tedavi edilmiş minimal deplase kırıkta
kaynamayan kırık fragmanının çoğunlukla takla atmış olduğu görülür. Buna
rağmen kapitellum büyüme plağı fazla etkilenmemişse iyi bir redüksiyon ve
sağlam bir tespit sağlanabilir. Tespitte çapı 4 mm’yi geçmeyen kanüle vida
kullanılır. Kanüle vidanın psödoartroz sahasında kompresyon yapması, erken
dirsek hareketine izin vermesi ve cilt dışında bırakılan Kirschner tellerine
bağlı sık görülen infeksiyonun görülmemesi gibi üstünlükleri vardır. Geç
başvuran ya da metafiz bölgesinde yeterince temas olmayan olgular hariç
kemik grefti gerekmez. Posterior (arka) yumuşak dokulardan uzak durulmalıdır.
Diğer taraftan psödoartroza rağmen
fragmanın pozisyonu iyi ise hasta bunu
tolere edebilir (atletler hariç). Geç başvuru nedenlerinden biri budur.
Fragmanın pozisyonunun iyi olduğu psödoartrozda erken cerrahi girişime
başvurulur.
Kapitellum büyüme plağı fazla etkilenmemiş ancak dirsekte fragmanın
pozisyonu kötüyse cerrahi girişimi erişkin yaşa ertelemekte yarar vardır,
çünkü cerrahi disseksiyon sırasında açık olan kapitellum büyüme plağının
hasar görmesi ve ilerde ilaveten kubitus valgus deformitesinin geişmesi
büyük olasılıktır. Ayrıca, sanılanın aksine psödoartroz dirsek işlevini
ileri derecede etkilemez.
Kapitellum büyüme plağı tümüyle kapanmışsa çocukluk çağında psödoartroza
yapılacak cerrahi girişim kubitus valgus deformitesinin gelişimini
engellemeyecektir. Bu nedenle cerrahi girişimin iskelet olgunlaşmasının
sonuna bırakılması daha doğru olur.
Erişkin yaşa ulaşan hastada dirsekte ağrı varsa psödoartroza müdahale edilir.
Ağrının klinik tabloya egemen oluşu sık görülen bir durum değildir ve ağrı
daha çok aşırı aktiviteye bağlıdır. Hasta dirseğindeki
lateral instabilitenin farkındadır. Cerrahi işlem kararı alındığında hedef metafiz
parçasının kaynamasını sağlamaktır, çünkü ne kadar özenilirse özenilsin
ideal bir eklem yüzü sağlanamayacaktır. Fragman vida ile tespit edilir ve
kemik grefti uygulanır. Aynı seansta kubitus valgus için düzeltici
osteotomi yapılır ve osteotomi plak ile tespit edilir. Geç ulnar nörit bulguları varsa
ulnar sinir öne alınır. Fragman ufak ve şekli çok bozulmuşsa
eksize edilebilir. Çocukluk çağında fragmanın eksizyonu radius başının proksimale
göçüyle dirsekte ve el bileğinde hareket kısıtlaması ve ağrıya neden
olacağından yapılmamalıdır.
Hastalar ağrıdan çok dirsekte
fleksiyon
kontraktürü ile seyreden kubitus
valgusun yarattığı kozmetik deformiteden yakınır. Bu durumda sadece
düzeltici osteotomi ile yetinilebilir. Psödoartroza müdahale kararı olgunun
özelliğine göre alınır.
Büyümede Durma.
Humerus dış kondil kırığı Salter Harris
sınıflamasına göre tip IV kırıktır
ve çoğunlukla da troklea
epifizine kadar uzanır. Kırık iyileşmesi kemik
dokusuyla gerçekleştiğinden troklea ve
kapitellum arasında oluşan kemiksel
köprü dirsek dış tarafındaki büyümeyi dizginleyerek zamanla dirsekte valgus
deformitesine yol açar. Eğer kapitellum büyüme plağı travmadan etkilenerek
erken kapanmışsa kubitus valgus deformitesinin gelişmesi kaçınılmazdır.
Neyse ki dış kondil yaralanmalarından sonra büyümede durma görülen olgu
sayısı fazla değildir.
Gelişen kubitus valgus deformitesi için erken yaşta düzeltici osteotomi
yapılması yineleme ile sonuçlanır, çünkü yeterince büyüyemiyen dış kondil
ile normal büyümesine devam eden iç kondil arasındaki fark devam eder. Bu
nedenle cerrahi işlem erişkin yaşa ertelenir.
Eğer oldukça sınırlı, lokalize ve ulaşılabilir bir kemiksel köprü varsa bu
kısım eksize edilir ve boş kalan kısım kemik dokusunun tekrardan işgalini
önlemek için yağ dokusu ile doldurulur.
Kubitus Valgus.
Olguların yaklaşık % 10’unda görülür. Kapitellum büyüme plağının erken
kapanmasına ya da dış kondil kırığında psödoartroz gelişmesine bağlıdır.
Çoğunlukla ilerleyicidir. İleri olguda ulnar nörit oluşturabilir.
Geç Ulnar Nörit.
Hastada ileri kubitus valgus deformitesi gelişirse iç kondilin
medialinde
uzanan ulnar sinirin gerilmesiyle zamanla geç ulnar nörit tablosu ortaya
çıkar. Hastanın ufak parmağında (5. parmak) uyuşma, karıncalanma gibi duyu
bozuklukları ortaya çıkar. Zamanla bu bulgulara el sıkma gücünde azalma
eklenir. Böyle bir durumda ya sadece ulnar sinir oluğundan
serbestleştirilerek öne alınır ya da hastanın kozmetik sorununu da gidermek
için kubitus valgusu düzeltici osteotomi ile kombine edilir. Psödoartroza
bağlı bir kubitus valgus durumu söz konusuysa psödoartroza da müdahale
kararı olgunun özelliğine göre alınır.
Kubitus Varus Deformitesi.
Hatalı kaynamaya bağlı olarak ya da kaynama gecikmesi gösteren kırıkta
hiperemi (aşırı kanlanma) nedeniyle dış kondilde büyümenin kamçılanması sonucu dış kondil
kırığından sonra dirsekte varus deformitesi gelişebilir. Bu duruma olguların
yaklaşık % 20 ila % 30’unda rastlanır. Suprakondiler humerus kırığı
komplikasyonu olarak görülen kubitus varus olgularına oranla çok daha
nadiren yakınmaya neden olur, çünkü dış kondil kırığında hatalı kaynama
koronal planda olmakta ve suprakondiler humerus kırığındakinin aksine hatalı
kaynayan kırık fragmanda fazla bir rotasyonel kusur bulunmamaktadır.
Radyografide hafif varusda kaynayan dış kondilin metafiz ucuna ait çıkıntı
görülebilir, elle hissedilebilir.
Balık Kuyruğu Deformitesi.
Dış kondilde büyüme durmasıyla sonuçlanan, trokleaya doğru uzanan kırığın
hatalı kaynamasının bir sonucu olduğu, ya da troklea lateralinde gelişen
kemiksel köprüye bağlı olarak ortaya çıktığı öne sürülmüşse de birçok farklı
durumda da görüldüğünden nedeni tam anlaşılamamıştır. Redükte edilmemiş
kırıkta olabildiği gibi iyi redükte edilmiş kırıkta da olabilmektedir. Hafif
şekillerinde dirsek işlevi etkilenmez, ancak ileri olguda dirsekte gelişen
kubitus valgus deformitesi dejeneratif artrit ile sonuçlanabilir.
Belirgin Dış Kondil / Lateral Spur.
Olguların yaklaşık % 25 ila % 30’unda kırık iyileştikten sonra hasta dış
kondilin “büyüdüğünden” söz eder. Bu daha çok dışa kayık olarak iyileşmiş
dış kondile bağlıdır. Ayrıca, kırık parçadaki metafiz parçasının periostu
kaldırmasıyla oluşan yeni kemik dokusu lokal kemik çıkıntı (laterali spur)
olarak ele gelebilir. Her iki durum da bir sorun yaratmaz.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.