Tedavi
Omuz
Alt grup II ile alt grup I'in ortak özelliği omuzda
dış
rotatorların felcine bağlı olarak gelişen
iç
rotasyon
kontraktürüdür.
Supraspinatus ve
infraspinatus kaslarını innerve eden
supraskapuler sinirin hasar görmesi dış rotator gücün
kaybolmasına neden olduğu kadar, omuz eklem kapsülünün arka desteğinin de
zayıflamasına neden olur. Her ne kadar alt grup II de görülen iç rotasyon
kontraktürü daha güçlü ve omuz eklemindeki deformasyonu bununla açıklamak
mümkünse de, olguların üçte birinde saptanabilen humerus başı
epifizyolizi
de humerus başındaki deformasyondan sorumlu olan bir etkendir. Doğum
travması sırasında gerçekleşen humerus başi epifizyolizinde humerus başı
arkaya kayar, ancak humerus başında oluşan deformite mevcut iç rotasyon
kontraktürü nedeniyle büyüme çağında artarak sürer ve humerus başı ekleme (glenoid
çukur) dayanarak giderek düzleşir. Bunu
sublüksasyon
ve arkaya çıkık izler. Kontraktürü açmak için uygulanan zorlayıcı
manipulasyonlar ve uzun süreli cihaz uygulamaları da bu kötü sonuçta etkili
olur. Omuz arkaya çıkmaya başlayınca alt grup I deki kontrakte kaslara
deltoid kasın ön bölümü de katılır.
Alt grup II nin alt grup I'den önemli bir farkı omuz eklemi kapsülünün
kontrakte oluşudur. Diğer bir fark da, dirsek 90 derece
fleksiyondayken omuza pasif
adduksiyon ve dış rotasyon yaptırıldığında sırtta kürek kemiğinin
(skapula)
üst köşesinin havaya kalkmasıdır (Putti belirtisi). Omuzun arkaya çıkığı ve
subskapuler kasın üst kısmının kontrakte oluşu birlikte Putti
belirtisine yol açar. Omuzda 80 derecelik
abdüksiyon mümkündür. Çıkık
humerus başı omuzun arka yüzünde ele gelebilir. Radyolojik
tetkikte humerus başı
medialinin düzleştiği görülür. 3
yaşından sonra radyografide humerus başını net olarak görmek mümkündür. Eğer
humerus başı epifizyolizi söz konusuysa iç rotasyon kontraktürü nedeniyle
çekilen omuz ön arka radyografisinde humerus başı
epifizi
dışa doğru yer değiştirmiş gibi görünür. Ayrıca
akromion
hipoplazik olduğundan onun gölgesinden
de kurtulur. Doğumu izleyen 2. veya 3. aydan itibaren kemikleşmeye başlayan
humerus başı epifiz çekirdeği ile humerus başındaki deformasyonın seyri
izlenebilir. Omuz arkaya çıkıksa ön arka radyografide glenoid tarafından
maskelenebilir. Bu nedenle
aksiller radyografi çekilir.
Omuz eklemindeki deformasyon ve arkaya çıkık nedeniyle alt grup II'de tendon
nakli başarılı olamaz, çünkü sabit bir deformite söz konusudur. Yapılacak
diğer bir hata da omuz eklemi kapsülünün kontrakte diye kesilmesidir.
Deforme glenoid çukur ufalmış, düzleşmiş, hatta dışbükey bir hal almıştır.
Kontraktürü gidermek amacıyla omuz eklem kapsülü önden kesildiğinde deforme
humerus başı eklem içinde tutunamaz ve öne çıkar. Omuzda dış rotasyon
hareket açıklığını arttırmak için yapılacak işlen
humerus
derotasyon
osteotomisidir.
Humerus üst ucunda kemik deltoid ve
pektoralis major kaslarının yapışma yerleri arasından kesilir.
Distal
parça kol
adduksiyondayken el ağza ulaşıncaya
kadar döndülür ve bu konumda bir plak ile sabitlenir. Derotasyon
osteotomisiyle sadece dış rotasyon hareket açıklığında istenen artış olmaz,
aynı zamanda abdüksiyonda da 40 derecelik bir iyileşme sağlanır.
Nadir görülen alt grup III'de iç rotasyon kontraktürünün aksine bir dış
rotasyon ve abdüksiyon kontraktürü mevcuttur ve zamanla omuz öne aşağı doğru
çıkar (subkorakoid çıkık). Sorun infraspinatus ve
teres
minor kaslarındaki kontraktürdür. Çıkıkla birlikte deltoidin arka
kısmı da kontraktüre katılır. Kolun havaya kalkık (abdüksiyonda) durması
elin gövdeye ulaşmasını zorlaştırdığından hasta birçok günlük işlevi yerine
getiremez. Kolun duruşu
postür bozukluğuna yol açar. Kolun
pasif olarak iç rotasyon ve adduksiyona getirilmesiyle infraspinatus
kasındaki kontraktüre bağlı olarak kürek kemiği (skapula)
havaya kalkar (Putti belirtisi). Anlaşılacağı üzere alt grup I ve
II'dekinden daha fazla bir sakatlık durumu söz konusudur. Günümüzde de
kullanıla gelen Özgürlük Anıtı şeklindeki cihazın uzun süre (> 2 ay) sürekli
kullanılması bu duruma yol açabilir. Ayrıca yanlış endikasyonla alt grup II
hastasına alt grup I'deki tedavinin uygulanması da bu duruma yol açan
nedenler arasında sayılabilir. Humerus başı deforme değilse infraspinatus ve
ters minor humerus başına yakın yapışma yerlerinden kesilir ve teres minorun
proksimal ucu infraspinatusun distal ucuna dikilerek dış rotator kaslar
uzatılmış olur. Arka kapsüle dokunmadan öne aşağı çıkan humerus başı kolayca
yerine oturtulur. Humerus başı deforme ise iç rotasyon hareket açıklığını
arttıracak şekilde humerus derotasyon osteotomisi uygulanır.
Oldukça nadir görülen alt grup IV'de supraspinatus kasındaki kontraktüre
bağlı olarak omuzda saf abdüksiyon kontraktürü görülür. Putti belirtisi
mevcuttur. Tedavi supraspinatus tendonunun
Z plasti
ile uzatılmasından ibarettir.
Zancolli sınıflamasına göre ikinci grubu oluşturan saf gevşek felç olguları
tüm üst
brakiyal pleksus yaralanmalarının 1/10’ini oluşturur. Dirsekte de
fleksiyon kaybı söz konusudur. Önce dirsek fleksör gücü 6 yaşında
yapılacak bir tendon nakliyle restore edilir. Daha sonra (15 yaşından sonra)
omuza artrodez
uygulanarak hastanın kolunu daha kolay kullanması sağlanır.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.
deforme, ya da arkaya çıkık humerus başına dış rotasyon yaptırılınca subskapuler kasın özellikle üst kısmı gerilerek kürek kemiğinin kanat gibi havaya kalkmasına neden olur