Tanı
Doğum Öncesi Tanı
Otozomal dominan osteopetrosisli bir çocuktan sonra doğacak çocuğun
osteopetrosisli olma olasılığı %50, hastalıksız doğma olasılığı da yine %
50’dir. Diğer taraftan, otozomal resesif osteopetrosisli bir çocuktan sonra
doğacak çocuğun osteopetrosisli olma olasılığı % 25, hastalıksız doğma
olasılığı % 25, taşıyıcı olarak doğma olasılığı ise % 50’dir.
Daha çok mutasyon sonucu oluşan osteopetrozis olgularına doğum öncesi tanı
koyabilecek bir test geliştirilemediği gibi, hamilelik sırasında yapılan
rutin ultrason incelemeleri sırasında fetusun osteopetrosise özgü bulgular
sergilediğini saptamak da nerdeyse olanaksızdır. Bu nedenle, daha çok
ölümcül olan malign infantil osteopetrosis olgularının doğumunu önlemeye
yönelik çareler üzerinde durulmaktadır.
1 yaşından
ufak çocukta malign
infantil osteoporoz
tanısını koyma
olasılığı olguların
ancak yarısında
mümkün olmaktadır. Bu
nedenle, durumdan
habersiz annenin
yeniden hamile
kalması durumunda
doğacak çocukta
da aynı,
ya da
benzer bir
mutasyonun gerçekleşip
gerçekleşmediğini
bilmek önemlidir.
Bu amaçla gebeliğin 11.-12. haftasında rahimden parça
alınarak korionik villuslarda DNA analizi yapılabilir. Söz konusu gende bir
mutasyon söz konusuysa aile doğum öncesi bilgilendirilir ve çocuğun alınması
önerilir. Aynı şekilde, malign infantil osteopetrosis tanısı konmuş bir
çocuğa sahip anneye gebeliğin 25. haftasından sonra yapılacak fetal
radyografide sklerotik kemikleri görmek mümkündür.
Metafizlerde yayvanlaşma
ve femurlarda çomaklaşma göze çarpar.
Gebelik sonlandırılır ve fetüs tanıyı
doğrulatmak için histopatolojik incelemeye alınır.
Ultrasonografik incelemeyle doğmamış bebeğin de ostepetrozisli olduğunu
söyleyebilmek ancak eşlik eden çoklu kırık, ileri
hidrosefali ve deforme
ekstremiteler sayesinde mümkün olur.
Doğum Sonrası Tanı
Osteopetrosis olgularında osteoskleroz genellikle kemiklerin tümünde görülen
sabit bir radyolojik bulgudur. Bu sayede basit radyolojik incelemeyle tanı
rahatlıkla konur, ancak osteopetrosis heterojen bir grup oluşturduğundan
sklerozun derecesi ve iskeletteki dağılımı osteopetrosis tiplerine göre
değişkenlik gösterir.
Kol ve bacakların uzun tubüler kemiklerinde skleroz
kemiğin tümünde, ya da daha çok kemiklerin uç kısmında görülür. Özellikle
femur alt ucu ile
tibia ve
humerus üst ucunun metafiz ve metafizodiyafizer
kısımları Erlenmayer tüpü gibi genişlemiş, çomak şeklini almıştır. Kemiğin
bazı kısımlarında skleroz derecesindeki farklılıktan kaynaklanan kemik
içinde kemik (endobone)
görünümü saptanır. Taze veya eski kırık bulgusuna rastlanabilir. Kırık hattı
hemen her zaman enlemesinedir. Uzun kemikler yay gibi deforme olduğundan X
bacak görünümü ortaya çıkar. Bazen özgün radyolojik bulgulara
osteomiyelite
ait bulgular da eklenir.
Kalçalarda kırık sonrası, ya da zamanla deformasyonla
koksa vara gelişir
Kafatasının tümü kalınlaşmış ve sklerotik görünümdedir. Bu durum kafatası
tabanında daha belirgindir.
Omurlar ileri derecede sklerotik olabilir, ya da bazen
skleroz, omurun sadece üst ve alt sonlanım plaklarında görülür. Bu durumda,
birbirini izleyen şerit şeklindeki skleroz alanları, ragbi uyuncularının
giydiği şeritli formayı andıran bir görüntüye yol açar (rugger-jersey
belirtisi). Benzer durum ilyak kanatlarda da
görülebilir.
Kemik mineral yoğunluğu artmıştır, ancak bunun için test yapmaya gerek
yoktur. Onun yerine klinik muayene ve hastanın ayrıntılı öyküsü daha
yardımcı olur.
Laboratuvar bulgusu
olarak kusurlu
osteoklastlardan
aşırı
salınan kreatinin
kinazda ve
asid fosfatazda
artış saptanır. Kanda
paratiroid hormon
seviyesi
yükselmiştir.
Tedavi planlaması yapabilmek için genetik testlere gereksinim duyulur. DNA
analiziyle olguların %90’ından fazlasında mutasyonun çeşidi saptanarak
osteopetrosis tipi belirlenir ve gelişebilecek komplikasyonlar hesaba
katılarak hastanın tedavisi düzenlenir.
Hafif seyreden olgularda nadiren kemik biopsisi gerekebilir. Biopsi yerinden
kırık gelişme riski bulunduğundan çok gerekmedikçe bu işleme baş vurulmaz.
Ayırıcı Tanı
Osteopetrosis olgularını, kemikte skleroza neden olan meloreostoz,
piknodisostoz ve ilerleyici diyafizer displaziden (Camurati-Engelmann
hastalığı) ayırt etmek gerekebilir. Osteopetrosisin aksine, bu hastalıklarda
kemikte kırık ve kansızlık (anemi) görülmez. Ayrıca, sklerozan renal
osteodistrofi, kranyometafizer displazi, Pyle tipi metafizer displazi (Pyle
hastalığı), frontometafizer displazi gibi oldukça ender hastalıklarda ve
metal zehirlenmesi (kurşun, florid, berilyum), sifiliz (frengi),
miyelofibrozis gibi daha nadir durumlarda da kemikte skleroz görülür, ancak
osteopetrosisden ayırt edilmeleri güç değildir.
Patolojik kırık açısından osteogenesis imperfektadan ayırt edilmesi gerekebilir
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.