Tedavi
Sistemik Tedavi
Otozomal resesif osteopetrosis olgularında
erken yaşta ortaya çıkan hematolojik sorunları düzeltmeye ve görme kaybını
önlemeye yönelik tedavi öncelik arz eder. Bu olgularda kemik iliğinin
ortadan kalkmasıyla gelişen pansitopeni kansızlığa yol açarak ve
infeksiyonlara eğilimi arttırarak yaşamı tehdit eder.
Kemik dokusunda yıkımı sağlayarak yapım ve
yıkım arasındaki dengeyi düzeltebilmek için kemik iliği naklinden
yararlanılır. Nakledilen osteoklast öncü hücreleri kemik rezorpsiyonunu ve
kemik ilğindeki kan hücrelerinin yapımını restore ederek ortopedik
sorunların hafiflemesini sağlar, infeksiyonları önler ve yaşam kalitesini
arttırır. Kemik iliği nakli günümüzde otozomal resesif osteopetrosis
olgularında en geçerli tedavi yöntemidir, ancak nakil öncesi genetik
testlerin yapılması gerekir, çünkü tüm otozomal resesif osteopetrosis
olgularında etkili değildir. Örneğin, osteoklastların
makrofajların
birleşmesiyle oluşması sürecini denetleyen RANKL (receptor
activator of nuclear factor kappa-B ligand) geninde mutasyon söz
konusuysa nakil etkili olamaz.
Kemik illiği nakli
öncesi alıcı ile verici arasında uyuşmazlık olup olmadığına bakılır. HLA (İnsan
Lökosit Antijeni/Human
Leucocyte Antigen)
belirteçleri tam uyan kemik iliği nakillerinin yaklaşık % 80’inde hasta 5
yılı komplikasyonsuz atlatabilir. Tek HLA uyuşan nakillerde bu oran % 40’lar
dolayındayken, HLA uyuşmayan, ancak akrabadan alınan kemik iliği naklinde
hastalıksız 5 yıl oranı % 25’e düşmektedir. Bu nedenle kemik iliği nakli
yapılacaksa en az bir HLA’nin uyuşması gerekir.
İnsanın doku
tipini oluşturan HLA sistemi vücuda giren yabancı maddeleri ve hücreleri (virüs,
yabancı cisim, kanser hücresi vb.) tanıyan, hangi hücrelerin vücuda ait
olduğunu, hangilerinin olmadığını ayırt eden ve savunma hücrelerinin yabancı
madde ve hücrelere saldırmasını sağlayan bir sistemdir. İnsan lökosit
antijenleri uyuşmazsa alıcı nakledilen hücreleri yabancı hücre gibi kabul
eder ve nakil daha baştan başarısızlığa uğrar. Vücutta çok sayıda HLA
bulunur ve bunların bir kopyası anneden, bir kopyası da babadan çocuğa geçer.
Aynı ebeveynlere sahip çocuklar bu nedenle nakil açısından %25 uyum şansına
sahiptir.
Kemik iliği naklinin
başarılı olup olmadığı kemik sintigrafisiyle izlenebilir. Uzun dönemde
çekilen uzun kemik radyografilerinde kemikteki
sklerozun gerilediği ve
kemiklerin normal biçime girmeye başladığı görülür.
OSTM1 (osteopetrosis
associated transmembrane protein 1) geninde (OPTB5) veya
CLCN7 (chloride
channel 7 alpha subunit) geninde (OPTB4)
mutasyon görülen
osteopetrosis olgularında, her ne
kadar iskelet sisteminde düzelme görülse de sinirlerde sıkışmaya bağlı
dejenerasyon kötüleşmesini sürdürür.
Osteopetrosisin hafif
şekillerinde kemik iliği naklinin sağlayacağı yarara karşılık, naklin reddi,
ciddi infeksiyon ve ilk bir yıl içerisinde osteoklastların yol açtığı aşırı
rezorbsiyona bağlı hiperkalseminin neden olduğu yüksek
mortalite oranı gibi
riskler bulunduğu göz önünde bulundurulmalı, nakil kararı ona göre
alınmalıdır.
Göbek kordonu kanındaki öncü hücrelerin nakli
ile başarılı sonuç alındığını bildiren yayınlar mevcuttur. Osteoklast
işleviyle kemik rezorbsiyonu sağlanmış ve kan yapımı artmıştır, ancak
nörolojik kusurda düzelme olmamıştır. Kemik iliği nakline üstünlüğü, verici
gerekmemesi ve bu sayede nakilde görülen birtakım komplikasyonların çok daha
seyrek görülmesidir. Göbek kordonu kanının saklanması yaygınlaştıkça bu
uygulama daha da yaygınlaşacaktır.
Interferon gamma-1b vücut savunma sisteminin yaptığı bir proteindir ve
lökositlerde süperoksit yapımını kamçılar. Rekombinan insan interferon
gamma-1b’nin malign seyirli osteopetrosisli hastalarda kullanımı akyuvar
işlevini arttırarak infeksyon sıklığını düşürür. Kemik rezorbsiyonunu
arttırırken, aynı zamanda da kemik iliği hacmini genişleterek kan yapımını
arttırır. Bu sayede malign seyirli osteopetrosis olgularında hastalığın
ilerleyiş hızı yavaşlar. İnsan interferon gamma-1b’nin cilt altı injeksiyon
şekli Actimmun adı altında piyasaya sunulmuştur.
Prednizon anemiyi düzeltme amacıyla kullanılabilir, ancak kemik kütlesini
azaltmaz. Anemi nedeniyle sık kan nakli yapılan hastada eritropoetin
kullanılarak eritrosit ve trombosit sayıları arttırılabilir.
Bazı osteopetrosis olgularında paratiroid hormon ve özellikle yüksek doz
kalsitriolün osteoklastik aktiviteyi uyardığı ve kemik rezorbsiyonunu
sağladığı gösterilmiştir.
Hipokalsemi söz konusuysa ağızdan kalsiyum ve D vitamini takviyesi
yapılabilir, ancak gerek hipokalseminin, gerekse kemik iliği naklinden sonra
ortaya çıkan hiperkalseminin tedavisi güçtür. Hiperkalsemi durumunda
bifosfonatlar, fosfat infüzyonları ve kalsitonin yardımcı olabilir.
Ortopedik Tedavi
Osteopetrosisli hastalarda gelişen patolojik
kırıklar mümkün olduğunca konservatif yöntemlerle tedavi edilmelidir; böylelikle infeksiyon riski azaltılmış olur. Kırık iyileşmesinde genellikle
gecikme söz konusudur; hatta özellikle femur üst ucunda olmak üzere
kaynamama nadir değildir. Alçı tespiti yapılmışsa tespit normalden uzun
tutulur ve kırık alt ekstremitedeyse yük verdirme mümkün olduğunca
geciktirilir.
Osteopetrosisli hastada en sık görülen
deformite koksa varadır ve zamanında müdahale edilmediği takdirde
femur
boynunda kırık ile sonuçlanabilir. Kırığı önlemek amacıyla yapılan
valgizasyon
osteotomisinde makaslama kuvvetlerini yeterince yenebilmek için
femur boynu mümkün olduğunca valgusa getirilmeli ve
femur cismi medialize
edilmedir. Osteopetrosisli hastada kemiği delmek ve kemik iliğini oymak zor
olduğundan osteosentez materyalinin yerleştirilmesi sırasında vida
başlarının kopması ve matkap ucunun (drill) kırılması nadir değildir. Delme
işlemi kemik kırılganlığı nedeniyle yavaş yapılmalı ve delinen saha serum
ile soğutulmalıdır. Osteosentez materyalinin bitiminde kemikte stres kırığı
görülebilir.
Erken kalça ve diz artrozunda total protez
yapılabilir, ancak kemiği oymada büyük güçlükle karşılaşılacağı
unutulmamalıdır. Kanüle oyucu kullanılmalı ve oyma işlemi skopi ile kontrol
edilmelidir. Kanal mutlaka iyice irrige edilmelidir. Kısa saplı, çimentosuz
protezler tercih edilir. Asetabuler cup’ı sabitlerken normalden fazla
vida kullanılmalıdır.
Bel
ağrısına neden olan bel kayması
ortezle tedavi edilir.
Karpal
tünel sendromu bulguları varsa bu durum cerrahi olarak tedavi edilir.
Komplikasyonların Tedavisi
Osteopetrosis tanısı konduktan sonra hastanın bir pediatrik göz doktoru
tarafından takibi gerekir. Optik sinirin serbestleştirilmesi (dekompresyon)
riskli bir işlemdir ve daha çok başlangıç evresindeki, hafif sıkışma
olgularında iyi sonuç verir. Görmede kötüleşme acil kemik iliği nakli
endikasyonunu doğurur.
İşitme
kaybı saptandıysa erkenden timpanoplasti tüpleri yerleştirilerek orta
kulakta sıvı birikiminin önüne geçilir.
Kafa çiftlerinin sıkışması beyin cerrahları tarafından nöral kanalın
genişletilmesi suretiyle tedavi edilir.
Osteopetrosis, göz hekimi, endokrinolog, genetik uzmanı, diş hekimi, ortopedi uzmanı, kulak burun boğaz uzmanı, nörolog, beyin cerrahı, nefrolog, infeksiyon hastalıkları uzmanı ve hematolog gibi birçok branştan hekimin birlikte çalışmasını gerektirir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.