Distal Artrogripoziste Klinik Görünüm
Distal artrogripozis bünyesinde birçok sendromu
barındırır. Bu sendromların ortak özelliği düşük penetranslı, otozomal
dominan geçiş özelliği göstermesidir. Distal artrogripozis olgularında
primer sinir sistemi, ya da kas hastalığı bulunmaz. Tüm sendromların
değişmeyen ortak özelliği el ve ayakların tutulması, proksimal eklemlerin
hastalığa sınırlı katılımı ve klinik tablonun şiddetinin değişkenlik
göstermesidir. İç organlara ait bir sorun görülmez. Zeka normaldir.
Distal artrogripozis tanısı koyarken kol ve
bacaklara ait bazı majör kriterlerin bulunup bulunmadığına bakılır. Kollar
için bunlar kamptodaktili veya psödokamptodaktili, parmaklarda
interfalangeal kıvrımların silik oluşu veya bulunmayışı, birbiri üzerine
binen parmaklar ve el bileğinde ulnar deviasyondur. Elde parmağın proksimal
interfalangeal ekleminde görülen doğumsal fleksiyon kontraktürüne
kamptodaktili denir. Hemen her zaman 5. parmakta (küçük parmak) görülür.
Bacaklar için majör kriterler ise çarpık ayak, vertikal talus,
kalkaneovalgus veya metatarsus adduktustur. Distal artogripozis tanısını
koyabilmek için bu sayılan majör kriterlerden en az ikisinin bulunması
gerekir. Öte yandan, bu şekilde tanı konmuş bir kişinin aile fertlerinden
herhangi birinde bu majör kriterlerden en az birinin bulunması distal
artrogripozis tanısı için yeterli görülür.
Parmaklarda interfalangeal ankiloz ile seyreden
simfalangizm, ya da dijitler arasında gerçek füzyon, elde karpal kemikler
ile ayakta tarsal kemikler arasında koalisyon, dirsekte sinostoz ve kulak
kemikçikleri arasında füzyon gibi bazı kemik anomalileri artrogripozis ile
karıştırılabilir.
Bugüne dek 10 değişik distal artrogripozis tipi
saptanmıştır, ancak bu tiplerin bazıları arasında birbirleriyle örtüşen
özellikler de bulunduğu unutulmamalıdır (örneğin tip I ile tip II, ya da tip
III arasında).
Distal artrogripozis tipleri ve göze çarpan
özellikleri:
Tip I (DA1): Distal artrogripozis
şekillerinin prototipini oluşturur. Kamptodaktili ve çarpık ayak
karakteristiğidir. Tip I’de genellikle bazı interfalangeal kıvrımlar
siliktir, ya da yoktur. Eklemlerdeki patolojinin karakteristiği sabit
olmakla birlikte şiddeti olgudan olguya değişebilir. Örneğin, bazı olguda
sadece 5. parmakla sınırlı interfalangeal kıvrımlarda siliklik bulunurken,
diğerlerinde tüm el parmaklarını tutan kamptodaktili nedeniyle sıkılmış
yumruk görünümü, başparmakta ve el bileğinde ulnar deviasyon görülür.
Başparmaktaki fleksiyon ve adduksiyon kontraktürü çok göze çarpıcıdır. Hafif
olguda sadece gastroknemius kası tutulumuna bağlı ekin deformitesi
görülebilir ve ancak aile bireylerindeki distal artrogripozisin tanımlanmış
olması sayesinde tanı konur. Vertikal talus olabilir. Omuz ve kalça
eklemleri nadiren tutulur.
Tip II (DA2): Çok tipik yüz görünümü ile
tanınır. Alın geniştir, gözler derindedir, burun ufak ve yayvandır ve yüz
maskeyi andırır. Dudaklar büzüktür ve ağız çok ufaktır. Çocuk doğduğunda
ağız açıklığının ancak bir kaç milimetreden ibaret olduğu saptanır. Çenede H
harfi şeklinde bir gamze bulunur. Bu haliyle yüz görünümü ıslık çalan kişiyi
andırdığından aynı zamanda ıslık çalan surat sendromu adını da almıştır
(Freeman-Sheldon sendromu, kranyokarpotarsal distrofi). Şaşılık olabilir.
Damak yüksektir ve dil ufaktır.
Freeman-Sheldon sendromunda el ve ayak parmakları fleksiyonda ve ulnar
deviasyondadır. Ayakta ekinovarus deformitesi olabilir. Kifoz ve skolyoz
görülür. Boy kısalığı, kasık fıtığı ve inmemiş testis diğer bulgulardır. El
ve ayaklardaki patoloji açısından DA1 ve DA2 benzerlik gösterirken,
karakteristik yüz görünümüyle DA2, DA1’den ayırt edilir. Öte yandan, her iki
tipin de bazı özelliklerini barındıran bir ara tip daha vardır ki, burada
doğumsal eklem kontraktürü özelliği DA1 ile aynıyken, yüzde gamzelerin
belirgin oluşu, çekik göz ve ufak ağız ile DA2’ye yakın durur. Bu nedenle bu
sonuncu durum Tip IIB (DA2B, Sheldon-Hall sendromu) olarak adlandırılırken
Freeman-Sheldon sendromu olguları da Tip IIA (DA2A) olarak adlandırılır.
Sheldon-Hall sendromu (DA2B) aslında en sık rastlanan distal artrogripozis
tipidir.
Tip III (DA3): Çok nadirdir. Gordon sendromu
olarak da adlandırılır. Parmaklarda kontraktürler bulunur.
Boy kısalığı ve yarık damak/yarık dudak ile diğer distal
artrogripozis tiplerinden ayrılır. Çarpık ayak olabilir. Olguların çoğunda
her hangi bir anomali yoktur ve ancak geçmişteki aile bireylerinden birinde
bu rahatsızlığa rastlandığı için tarama sonucu tanı konur.
Tip IV (DA4): Çok nadirdir. Parmaklardaki
kontraktürlere skolyoz eşlik eder.
Tip V (DA5): Diğer distal artrogripozis
olgularından ayırımı nispeten kolaydır, çünkü el ve ayak parmak kaslarındaki
kontraktürlere ilaveten göze ait sorunlar vardır. Üst göz kapağının
normalden daha aşağıya sarkması (ptozis), şaşılık (strabismus) ile gözün ve
üst göz kapağının hareketini kontrol eden ekstraoküler kas hareketinde
kısıtlılık (oftalmopleji) göze ait sorunların başında gelir. El ayasındaki (palmar)
hatlar siliktir. Tedavi görmeyen hastada göğüs kafesi kasları oldukça
sertleşir ve pulmoner hipertansiyona yol açar.
Tip VI (DA6): Çok nadirdir. Parmak
kontraktürlerine ilaveten sensonöral tipte işitme kaybı vardır.
Tip VII (DA7): Hecht sendromu, ya da trismus
psödokamptodaktili sendromu olarak da adlandırılır. Nadirdir. Hasta çenesini
tam açmakta güçlük çektiğinden (trismus) sakız vb. çiğnemede güçlük çeker.
El parmak fleksörleri kısa olduğundan el bileğinden dorsifleksiyon
yaptırılınca parmaklar metakarpofalangeal eklemden fleksiyona gider. El
bileği dorsifleksiyonu sonlandırılınca da parmaklar normal konuma gelir;
yani, sabit bir deformite söz konusu değildir (psödokamptodaktili). Ayrıca,
boy kısalığı ve hamstring kaslarında kontraktür olabilir. Hastalığın şiddeti
hastalığa yakalanmış aile bireyleri arasında dahi çok değişkenlik gösterir.
Tip VIII (DA8): Otozomal dominan multipl
pterigium sendromu olarak da adlandırılır. Kanat tarzında eklemi kateden,
genellikle ciltten ibaret perdeye pterigium denir. Tip VIII’de parmaklarda,
boyunda ve koltukaltındaki pterigiumların yanı sıra birçok yönüyle
Freeman-Sheldon sendromuna özgü klinik bulgulara rastlanır (birçok eklemde
doğumsal kontraktürler, tipik yüz görünümü, göz anomalileri ve atrofik
baldır kasları). Kırışık dil tip VIII’in diğer artrogripozis tiplerinde
olmayan bir özelliğidir.
Multipl pterigium sendromları arasında yer alan
Escobar sendromu otozomal resesif olarak kalıtılır ve AMK’den ayrı bir
hastalıktır. Pterigium sendromlu kişilerde, özellikle boyunda, dizlerde ve
dirseklerde bulunan pterigiumlara genellikle çoklu doğumsal kontraktürler de
eşlik eder.
pterigium sendromları
isimlendiriliş |
kalıtım |
ayırt edici özellikleri |
popliteal pterigium |
OD |
yüzde yarıklar (damak ve/veya dudak yarığı),
dudaklarda çukurlaşmalar,
eller normal, tırnak
anomalisi |
antekubital pterigium |
OD |
sadece dirseklerde görülür, dirsek eklemi
anormaldir |
multipl pterigium (Escobar) |
OR |
boyun omurlarında anomali, eller tutulur, çene
ucuyla sternum arasında
pterigium, yüzde şekil
bozuklığu |
multipl pterigium |
OD |
zeka geriliği bulunabilir |
letal multipl pterigium |
OR |
yaygın kontraktürler, hipertelorizm, çene ucuyla
sternum arasında pterigium,
ufak göğüs kafesi |
letal popliteal pterigium |
OR |
yüzde yarıklar (damak ve/veya dudak yarığı), el
ve ayak parmaklarında
sindaktili, genital bölge
cildinde anomali |
pterigium ve malin hipertermi |
OR |
yaygın doğumsal kontraktürler, yarık damak,
tortikollis, malin
hipertermi |
OD = otozomal dominan; OR = otozomal resesif
Tip IX (DA9): Beals sendromu, ya da doğumsal
kontraktürel araknodaktili olarak da adlandırılır. Parmaklardaki
kontraktürlere ilaveten kırışık kulak deformitesi söz konusudur. Kulak uzun
ve incedir. Otozomal dominan geçiş özelliği gösterir ve 5. kromozomda
yerleşik (5q23-q31)
fibrillin genindeki mutasyona bağlıdır. Marfan sendromu ile karıştırılabilir,
ancak Marfan sendromunda görülen kardiyovasküler sistem ve göz sorunlarına
Beals sendromunda rastlanmaz.
Tip X (DA10): Ayak tabanında doğumsal
kontraktürler söz konusudur.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.