Alt Ekstremitede Tedavi
Diz
Dizdeki kontraktürlerin bir kısmı pozisyoneldir, yani uzuvun kötü
konumlamasına bağlı olarak sonradan gelişir. Çocuğun ayakta durma gayreti
düzenli germe egzersizleri ve alçılama, ya da breys uygulaması ile
desteklendiğinde pozisyonel kontraktür zamanla düzelir, ancak doğumda
görülen primer kontraktürün tedavisi daha zordur.
Dizdeki patolojilerinin düzeltilmesi kalça patolojilerinin düzeltilmesinden
önce gerçekleştirilir.
Diz fleksiyon kontraktürünün tedavisi dizdeki diğer kontraktür tiplerinden
daha zordur ve daha fazla yinelemeye yatkındır. Fleksiyon kontraktürünün
derecesi hastadan hastaya değişir. Bazen diz 90 derecede sabit kalmış ve
pterigiumla birlikte olabilir.
10 dereceden az bir fleksiyon kontraktürü yürüyüş sırasında farkedilmez. 20
dereceyi aşmayan fleksiyon kontaktürü yürümeye engel değildir, ancak hasta
ayaktayken fazladan güç harcar. Bu tür hastada fizyoterapi (pasif germe ve
atel/breys kullanımı) yeterlidir. Tek başına fizyoterapi programları
başarılı olamaz. Konservatif tedavi muhakkak, alçılama, ya da breysleme ile
desteklenmelidir.
Dizde 20 dereceden fazla bir fleksiyon kontraktürü yürümenin önündeki en
büyük engeldir. 20 ila 60 derece arasındaki diz fleksiyon kontraktürü olan
bebekte her bez değişiminde dize nazik germe seansı uygulanır. Fizyoterapi
düzgün yapılırsa başlangıçta 10 ila 20 derecelik bir düzelme sağlanır, ancak
sonrası daha fazla bir ilerleme sağlanamaz. Erkenden (6 ila 12 ay aralığında)
cerrahi girişim gerekir. Aslında diz fleksiyon kontraktürlerinin çoğu
cerrahi girişimi gerektirecek kadar ileridir. Amaç yürümeyi kolaylaştırmak
için ekstansiyona gelebilen, hareketli bir diz elde etmektir. Aslında
yapılan, mevcut hareket açıklığını işlevsel hale getirmektir. Eklem hareketi
fibrotik kaslar tarafından sağlandığı için cerrahi girişim hareket
açıklığını fazla arttıramayacak, ancak hareket açıklığının yönünü daha
işlevsel konuma çevirecektir. Hayal kırıklığını önlemek için bu husus
ameliyat öncesi ebeveynlere iyice anlatılmalıdır. Dizde cerrahi girişime
başlamadan önce hastanın ayakta durabildiğinden, ya da durabileceğinden emin
olmak gerekir. Ayakta çarpık ayak deformitesi de varsa, gevşetme sonrası diz
ekstansiyonda alçılanacağından ayağa hakim olmak zordur. Bu nedenle
öncelikle çarpık ayağın düzeltilmesi gerekir.
Diz ardında yumuşak doku gevşetmesi yapılacağı zaman cildin genişleyebilmesi
için cilt Z plasti ile geçilir. Diz arka kapsülü tümüyle açılır ve fasya
lata kesilir. Biseps femoris, semitendinöz, semimembranöz ve grasilis
tendonları uzatılır ve diz kapağı kemiği çevresindeki fibröz dokulardan
serbestleştirilir. Bu sayılan yapılar dizde ekstansiyon elde edilene kadar
kademe kademe gevşetilir, ancak diz ardındaki damar ve sinir yapıların
gerilmemesine özen gösterilir. Bu nedenle ameliyat yarası iyileştikten sonra
haftada bir değiştirilen düzeltici seri alçılarla diz elde edilebilecek
azami ekstansiyon derecesine getirilir. Bu derece elde edildikten sonra diz
2 hafta daha alçıda kalır ve sonrasında da yinelemeyi önlemek için hastaya
uzun süre, geceleri breys kullandırtılır.
Büyük çocukta, ya da ameliyat sonrası yineleme görülürse uyluk kemiği
distalinden, tabanı ön tarafta olan bir kemik kama çıkartılarak bacak düz
hale getiriliebilir (femur ekstansiyon osteotomisi). Küçük yaşta yapılan
femur ekstansiyon osteotomisinde elde edilen düzelme zamanla sıfırlandığı
için, bu işlem ileriki yaşlara (ergenlik dönemi) saklanmalıdır (yineleme
sonrası, ya da ihmal edilmiş olgu). Ameliyat sonrası kaybın ay başına
ortalama 1 derece olduğu hesaplanmıştır. Bir diğer seçenek de femur alt
ucundaki epifiz plağına önden kısmi epifizyodez (anterior hemiepifizyodez)
yapmaktır. Böylelikle büyüme plağının ön kısmında büyüme geçici olarak
duraklatılarak büyüme plağının arkasından gerçekleşecek büyümeyle mevcut
fleksiyon deformitesi tedrici olarak düzeltilebilir.
60 dereceden fazla olan ciddi fleksiyon kontraktüründe fizyoterapinin hiç
yeri yoktur. Aşırı zorlama ile yapılan pasif germe egzersizleri sırasında
femur distalinde ve tibia proksimalinde kırık, ya da epifiz kayması
oluşturulabilir. Artrogripotik eklemi çevreleyen kemik dokusunun osteporotik
olduğu unutulmamalıdır. Bu hastalarda cerrahi planlama yaparken kuadriseps
kasının gücü ve hastanın yürüyebilme yeteneği birlikte değerlendirilmelidir.
Kuadriseps gücü hamstringleri dengelemeye yeterli gelmezse yineleme sıktır.
Ameliyat sonrası yeterli fizyoterapi uygulanması ve uzun süre atel, ya da
breys kullanılması bu durumu pek değiştirmez. Her ne kadar yineleme olsa da
kontraktür eskisinden daha az olacaktır. Diğer taraftan, yürüme yeterliliği
olmayan ve tekerlekli sandalyeye tutsak kalacağı anlaşılan hastada dizdeki
fleksiyon kontraktürünü düzeltmek için tekrarlayan cerrahi girişimlere
kalkışmak akılcı değildir. Ancak, standart tedavi protokolü uygulanan
hastada bunun kararı ileriki yaşlarda verilmelidir.
60 dereceden fazla olan fleksiyon kontraktüründe yumuşak doku gevşetmesi tek
başına yeterli olmaz. Üstelik diz ekstansiyona getirilmeye çalışıldığında
diz ardındaki gerilmiş olan damar ve sinir yapıları zarar görür. Bu nedenle
uyluk kemiğinden (femur) silindirik bir parça çıkartılır ve kesik kemik
uçları bir plak ile tespit edilir (femur kısaltma osteotomisi). Büyük
çocukta bu derecedeki bir fleksiyon kontraktürünü düzeltmek için İlizarov
apareyi uygulanıp, dizdeki kontraktür İlizarov apareyi üzerinde yapılacak
müdahalelerle tedrici olarak düzeltilebilir. Tedrici düzeltmenin en büyük
üstünlüğü damar sinir yapılarının bu işleme ayak uydurabilmesidir, ancak
cihaz çıkartıldıktan sonra düzeltimde kayıp ve eklemde kıkırdak hasarına
bağlı eklem sertliği gibi komplikasyonların oranı az değildir. Yineleme
sonrası arta kalan fleksiyon kontraktürü için anterior hemiepifizyodez
yapılabilir. Büyük çocukta son çare diz dezartikülasyonudur.
Dizdeki ekstansiyon deformitesi genellikle ya dizde hiperekstansiyon, ya da
diz sublüksasyonu/çıkığı şeklinde olur. Diz hiperekstansiyonunda pasif germe
hareketlerine bebek doğar doğmaz başlanır. Gece ateli kullandırtılır.
Sonuçlar iyidir. Diz sublüksasyonu, ya da çıkığı fizyoterapi ve alçılama
seanslarına umulandan iyi yanıt verir. Kısa olan kuadriseps kasını germe
sırasında eklemin gerçek aksı hakkında yanılgıya düşülüp bu kas yerine yan
bağları esnetmekten kaçınmak gerekir. Femurun dışa dönük olduğunu hatırlamak
doğru eklem hareket aksını bulmada yardımcı olur. Eğer aynı tarafta kalça
çıkığı yoksa cerrahi için acele etmeye gerek yoktur. Dizlerde
hiperekstansiyon kontraktürü ile birlikte sık görülen kalça çıkığı, ya da
sublüksasyonu varsa dizdeki patoloji kalçadaki patolojiye müdahale etmeden
önce, ya da birlikte düzeltilmelidir (ilk 6 ayda). Dizde fleksiyonun
kazanılması eşlik eden çarpık ayağın alçı ile düzeltilmesini de
kolaylaştırır. Kuadricepsteki fibrozis ciddi olur da fizyoterapi ile bir
ilerleme sağlanmayacağı anlaşılırsa, kuadriseps tendonu V-Y tarzında
uzatılır (kuadrisepsplasti). Bu işlem tercihan 6 ila 12 aylık dönemde
yapılır. Bu hastalarda kuadriseps kası fibrotik olduğundan ameliyat sonrası
fleksiyon kontraktürü gelişebilir, ancak genellikle yürümeye engel olacak
düzeyde olmaz. Ameliyat sonrası 3 haftalığına alçı uygulanır. Alçı tercihan
ideal pozisyon olan 15 derece fleksiyonda yapılmalıdır. Sonra da yoğun
fizyoterapiye başlanır ve uzun süre gece ve gündüz atel/breys kulandırtılır.
Gerginlik devam ediyorsa kuadrisepsplasti sırasında femurdan kısaltma
yapılabilir (femur kısaltma osteotomisi). Diz çevresindeki gerginliği
azaltan kısaltma osteotomisi ekstansör güçte ileri sorun yaşanacağı
düşünülen hastada tek başına, yumuşak doku girişimi yapmadan uygulanır.
Femur kısaltma osteotomisi düşülen hastada açık kuadrisepsplasti yerine,
geniş disseksiyonla ekstansör gücü mümkün olduğunca zayıflatmamak için bir
mini kesiden girilerek yapılan perkütan kuadriseplasti daha çok tercih
edilir. Dizde sabit ekstansiyon kontraktürü varsa dizin 15 derece
fleksiyonda sabitlenmesi hem ayakta durma, hem de oturma açısından en
optimal çözümdür.
Genel olarak fleksiyon kontraktürüne oranla ekstansiyon kontraktüründe
cerrahi girişimle daha iyi sonuç alınır.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.