Alt Ekstremitede Tedavi
Kalça
Amiyoplazi hastalarının yaklaşık yarısında değişik derecede kalça sorunu
bulunur. Kalçada daha çok fleksiyon, abdüksiyon ve dış rotasyon tarzında
kontraktür görülür. Tedavide kalça kontraktürleri kalça çıkığından daha
fazla güçlük çıkartır. İki taraflı kontraktürler ilke olarak aynı seansta
düzeltilir.
Kalçadaki asimetrik abduksiyon ve adduksiyon kontraktürleri pelvis
oblikliğine, dolayısıyla da omurga eğriliğine neden olabilir. Abdüktor
kontraktürlerinde fizyoterapiye yanıt çok sınırlıdır. Cerrahi işlemi de
karmaşıktır. Bazen kalça eklem kapsülünü dahi kesmek gerekebilir. Kalça
çıkığı ile birlikteyse açık redüksiyon aynı seansta gerçekleştirilir.
Adduksiyon kontraktürleri fizyoterapiye yanıt verir. İnatçı olguda kalçada
instabiliteye yol açmamak ve yürüyüşü kolaylaştırmak için perkütan adduktor
tenotomi yapılabilir.
30 dereceye kadar olan kalça fleksiyon kontraktürü yürüyüşü engellemez ve
germe egzersizleriyle yetinilir. Ancak bu durum kalça çıkığı ile birlikteyse
uygulanacak cerrahi girişim kontraktürün düzeltilmesini de sağlayacak
şekilde düzenlenir. 30 dereceden fazla olan fleksiyon kontraktüründe çocuğun
yürüyebileceği, ancak fleksiyon kontraktürünün buna engel olduğu iyice
anlaşılıncaya kadar beklenmesi yerinde olur. Aksi takdirde, gereksiz bir
cerrahi girişim yapılmış olacağı gibi, kalçalar ekstansiyonda
sertleşeceğinden yürüyemeyen çocukta oturmada da güçlük çekilen ilave bir
durum yaratılmış olur. Yürüyüşü güçleştirdiğinden 30 dereceden fazla olan
fleksiyon kontraktürü genellikle cerrahi işlem ile düzeltilir, ancak
ilaveten kalça çıkığı da varsa yumuşak doku gevşetmesi yapılırken kalçaların
redüksiyonun ileriki bir seansa bırakılmalıdır. Sartorius kası, rektus
femoris kası, kapsül ön duvarı kademe kademe kesilerek kalça fleksiyon
kontraktürü makul seviyeye (< 20 derece) indirilir. Ameliyat sonrası iki
haftalığına pelvipedal alçı yapılır. Daha sonra da gündüzleri fizyoterapi
gören hastaya geceleri 6 ila 8 haftalığına kalça breysi kullandırtılır.
İleri derecede bir fleksiyon kontraktürü varsa (> 50 derece), ya da yumuşak
doku gevşetmesi başarılı olmamışsa ileriki yaşlarda femura ekstansiyon
osteotomisi uygulanır.
Kalçada ekstansiyon kontraktürü nadirdir, ancak tedavisi güçtür ve gevşetme
sonrası yürümeyi zorlaştıran bir fleksiyon deformitesinin oluşmasından
korkulur. Ayrıca, siyatik sinirde gerginlik ve bunun neden olacağı ilave
ekstansör güç kaybı hesaba katılmalıdır. Siyatik sinirde gerginlik oluşacağı
düşünülüyorsa işleme femur kısaltma osteotomisi ilave edilmelidir.
İliotibial bandın kontraktüründe kalçada fleksiyon, abdüksiyon ve dış
rotasyon tarzında bir kontraktür gelişir. Tedavisi cerrahidir. İliotibial
bant Ober-Yount fasyatomisi ile gevşetilir (Ober fasyatomisi: iliotibial
band proksimalde, kalçaya yakın bölgeden gevşetilir; Yount işlemi: distalde
dize yakın bir bölgede iliotibial banttan bir kısım eksize edilir).
Kalçadaki dış rotasyon kontraktürünün nedeni femoral retroversiyondur ve yaş
arttıkça belli bir dereceye kadar düzeldiği için femur derotasyon
osteotomisi gibi bir cerrahi işlem hemen hemen hiç gerekmez.
Amiyoplazi hastalarının yaklaşık 3’te 1’inde kalça çıkığı, ya da
sublüksasyonu bulunur. Kalça çıkığı, ya da sublüksasyonu teratolojik
tiptedir ve konservetif tedavi yöntemleriye (Pavlik bandajı, alçılama)
nadiren sonuç alınır. Bu hastalar çoğunlukla cerrahi girişim gerektirir.
Tek taraflı kalça çıkığı pelvis oblikliğine ve sonuçta da asimetrik gövdede
omurga eğriliğine (skolyoz) yol açtığından, cerrahi girişim gerektiriyorsa
muhakkak yerine getirilir. İki taraflı kalça çıkığında çocuk ağrı duymadan
dolaşabildiği, kalçada yeterince hareket açıklığı bulunduğu ve cerrahi
girişimin kalça hareket açıklığında kısıtlanmayla sonuçlanacağı görüşüyle
cerrahi girişimin gereksiz olduğunu ileri sürenler varsa da, kalçaların
cerrahi olarak da olsa yerine konması yürüyüşün kalitesini arttırır ve doğru
bir zamanlama ve doğru yöntemin seçilmesiyle ameliyat sonrası kalça hareket
açıklığında anlamlı bir azalma görülmez. Eğer kalça hareketi ileri derecede
kısıtlıysa, ameliyat sonrası eklem hareketinin daha da kısıtlanabileceği
endişesiyle, iki taraflı çıkığa müdahale edilmemesi ve çıkık kalçalardaki az
da olsa mevcut hareket açıklığıyla yetinilmesi yerinde olur. Eğer hastanın
yürüme potansiyeli yeterli değilse çift taraflı kalçaların redüksiyonu
gerekli değildir. Böyle bir hastada amaç kalça çevresinin oturur konuma
uyumlu hale getirilmesidir.
Kalça cerrahisi 1 yaşından, yani yürüme başlamadan önce ve dizlerde mevcut
kontraktürler (özellikle de dizde ekstansiyon kontraktürü) düzeltildikten
sonra gerçekleştirilmelidir. Hastaların çoğunda fleksiyon-ekstansiyon
yönünde 60 ila 90 derecelik hareket açıklığı mevcuttur. Kalçaların açık
redüksiyonla yerine konması ve tekrardan çıkmaması için bu kadar hareket
açıklığı yeterlidir. Kontraktür oluşturmamak için disseksiyonun sınırlı
olduğu medial girişim tercih edilir. Her iki kalça aynı seansta yerine konur.
Redüksiyon sonrası mevcut asetabuler displazi kendiliğinden yeterince
düzeldiğinden, hastada ileri derecede bir tavan yetmezliği söz konusu
değilse eklemde sertlik olasılığını arttırmamak için ilave tavan
ameliyatından mümkün olduğunca kaçınmak gerekir. Bu nedenle amiyoplazi
hastalarında medial girişim 18 aylığa kadar tek başına uygulanabilir. Eğer
medial girişim sonrası asetabuler displazi yeterince düzelmediyse acele
etmemek gerekir. Çatı ameliyatı için 6 yaşın beklenmesi uygundur. Eğer
displazi hafifse bu bekleme süresi ergenliğe kadar uzatılabilir.
Medial girişim sonrası kalçaya 6 haftalığına alçı uygulanır. İlave olarak
ayakta çarpık ayak mevcutsa 2 hafta sonra alçının ayak kısmı kesilip
çıkartılarak çarpık ayağın alçı ile düzeltilmesi işlemine devam edilebilir.
Alçı çıktıktan sonra hasta fizyoterapi programına alınır.
Yüksekte bir çıkığın redüksyonu sırasında kalçada gerginlik oluştuğu
düşünülüyorsa femur başında avasküler nekrozu ve sonuçta da ileri eklem
sertliğini önlemek için femura kısaltma osteotomisi muhakkak ilave
edilmelidir. Bu durum daha çok 2 yaşından büyük çocuk için geçerli olur.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.