Osteogenezis İmperfekta Tip III
Yenidoğan dönemini atlatıp yaşama şansı bulan osteogenezis imperfektalı
hastalar arasında en ciddi seyreden tiptir. Kemik kırılganlığında artış,
kırıklar, ileri derecede kemiksel deformiteler ve boy kısalığı ile
karakterizedir, ancak kırıkların sıklığı çok değişkenlik gösterir.
Tip I kollajen yapımında hem niceliksel, hem de niteliksel bir kusur söz
konusudur. Kollajen miktarı normal sınırlardadır, anacak anormal yapıdadır.
Otozomal
resessif geçiş özelliği gösterir, ya da
mutasyonlar
söz konusudur.
Osteogenezis imperfekta tip III gelişimsel bir özellik gösterir; yani
bebeklikte fazla sorun yaratmayan hastalık yaşamın ileriki yıllarında
gelişen ciddi deformiteler nedeniyle giderek ağırlaşır. Bebek genellikle
kısa ve bükülmüş kol ve bacaklarla doğar. Uzun kemiklerde ve kaburgalarda
çok sayıda kırık saptanır. Göğüs kafesi ufak, kafatası yumuşaktır.
Bebeklerde solunum ve yutma güçlüğü sıktır. Kemik kırılganlığında ileri
derecedeki artış nedeniyle kemikler kolay kırılır. Röntgen çekimi sırasında
hastaya pozisyon verirken dahi kırık oluşabilir. Yaygın
osteopeni
zemininde gelişen enlemesine kırıklarla zayıflayan uzun kemikler, özellikle
de femur,
kasların çekmesiyle yay gibi bükülür. Femurda öne ve dışa doğru bükülme
gerçekleşirken, üst uçta
koksa vara deformitesi gelişir. Kaval
kemiği öne veya öne ve dışa doğru açılanır. Kalça eklemi
pelvis
kemiğinin zayıflamasıyla pelvis boşluğuna doğru yer değiştirir (Otto
pelvis). Kol kemiği (humerus) dışa veya öne ve dışarı doğru bükülür. Önkol
kemiklerindeki açılanma genellikle dirseğe yakın kısımdadır ve önkol
rotasyonunu ileri derecede kısıtlar. Kırıklardaki açılanmalar, kırık
uçlarının üst üste binmiş konumda kaynaması, uzun kemiklerin yay şeklini
alması, büyüme plaklarını etkileyen çoklu mikro kırıkların kemiklerdeki
uzamayı duraklatması ve
skolyoz ile
kifoskolyoz
gibi omurga deformitelerinin gelişmesi oldukça sık rastlanan boy kısalığıyla
sonuçlanır. Yaş arttıkça boy kısalığı belirginleşir. Bu hastalar erişkin
yaşa geldiklerinde genellikle 1 metrenin altında bir boya sahip olurlar.
Bağlar gevşek, kaslar
hipotoniktir.
Belirgin osteopeni, bağ gevşekliği ve omurlarda gelişen çökme kırıkları
skolyoz, kifoskolyoz veya
kifoz gibi omurga deformitelerine neden
olur. Bu hastalarda skolyoz sıklığı bazı serilerde % 40’lara varmaktadır.
Omurga deformitesinin geç oturan çocuklarda daha sık olduğu ileri
sürülmektedir. Her iki yüzü içbükey olacak tarzda çökmüş omurlara (bikonkav
omur) ve omurgada yaygın osteoporoza sahip hastalardaki skolyoz ve kifozun
ilerleme potansiyeli yüksektir. Öyle ki, ergenlik öncesi 6 veya daha fazla
sayıda bikonkav omurun, 50 dereceden fazla bir skolyozun gelişmesi ve
ilerlemesi açısından güçlü bir risk faktörü oluşturduğu belirtilmektedir.
Skolyoz en sık
torakal bölgede görülür. Osteogenezis
imperfekta hastalarında görülen omurgaya ait diğer bir deformite de
pars
interartikülarisin zayıflaması ve uzamasıyla bazı hastalarda
görülen displazik tip spondilolistezisdir (bel kayması). Daha sık rastlanan
sorun boyundaki baziler impresyondur. Kafatasının omurgaya bağlandığı
kısımda beyin ile omurilik arasındaki geçişe olanak sağlayan büyük deliğin
(foramen magnum) zayıflayan kenarları içe doğru katlanır ve üst
servikal
omurga bu çukura doğru sürüklenir (baziler impresyon). Foramen magnuma giren
üst servikal omurganın beyin sapına doğrudan bası yapması ciddi nörolojik
sorunların ortaya çıkmasına neden olur (baş ağrısı, yutkunma ve konuşmada
güçlük, denge bozukluğu, kol ve bacaklarda kuvvet kaybı ve felç, görme
bozukluğu, solunum depresyonu vb.). Baziler impresyon solunum durması sonucu
ölümle sonuçlanabilen ciddi bir durumdur.
Alın ve şakaklar geniştir. Yüz çeneye doğru küçülür. Kulaklar aşağı ve
dışarı doğu yer değiştirmiştir. Kafatası kemikleri gelişirken yüz
kemiklerinin gelişmede geri kalması sonucu hastalarda üçgenimsi bir yüz
oluşur. Bu görünümle hastalar miğfer takmış askere benzer (miğfer baş).
Doğumda skleralar mavimtırak, gri, ya da beyaz renktedir. Renkli skleralar
zamanla açılarak ergenlik çağında normal beyaz rengine kavuşur. Dişlerde
bozukluk (dentinogenezis imperfekta) sıktır. Erken yaşta işitme kaybı
olabilir. Bazı hastalarda aşırı terleme ve ısıya tahammülsüzlük görülür.
Kabızlık çekerler. Genel anestezi gerekmesi durumunda
malign
hipertermi gelişebileceği akılda tutulmalıdır. İleri engellilik
haline karşın yaşam süresi normaldir.
Radyolojik incelemede
epifize komşu
metafiz
bölgesinde, çok sayıda, kenarları
sklerotik, ortası
radyolüsan
halkalar görülür. Bazen bunların ortası sklerotik olabilir. Mısır patlağı
olarak adlandırılan bu görüntüler travma karşısında büyüme plağında görülen
parçalanmayı ifade eder. Kemikte uzama ileri derecede etkilendiğinden ciddi
boy kısalığı söz konusudur. Osteogenezis imperfekta tip III olgularının
yaklaşık yarısında saptanır. Osteogenezis imperfekta tip IV olgularında ise
nadiren görülür. Aktif büyüme döneminde ortaya çıkarlar, büyüme atağında
artış gösterirler ve büyümenin tamamlanmasıyla kaybolurlar. Bacaklarda
kollara oranla daha sık görülürler. En sık
femur
distalinde
ve tibia
proksimalinde
rastlanır. Birden fazla yerde görülebilirler.
Özellikle osteogenezis imperfekta tip III olgularında saptanan bir diğer
özellik de hiperplazik kallusdur. Tutulan
ekstremitede
1 ila 3 hafta içersinde ağrılı, hassas ve sıcak bir kütle belirir. Klinik
tabloya sıklıkla sistemik ateş de eşlik eder. Radyolojik incelemede kemiği
saran düzensiz bir
kallus kütlesi saptanır. Olayı başlatan
travma, kırık veya
intramedüller çivi uygulaması olduğu
gibi hiperplazik kallus kendiliğinden de gelişebilir. Laboratuvar
incelemesinde
sedimentasyon hızı artmış ve
alkali fosfataz düzeyi ise yükselmiş
olarak bulunur. Yaşama şansı bulan tüm osteogenezis imperfekta olgularında
olabilir. Hiperplazik kallusun önemi kemiğin habis tümörü olan osteosarkom
ile karışabilmesindedir. Aslında hiperplazik kallus olup, ancak osteosarkom
tanısıyla
amputasyon yapılan olgular vardır. Diğer tarafdan osteosarkom
gelişen osteogenezis imperfekta olguları da mevcuttur ve bu sorunu daha da
karmaşık hale getirir. Bu olgularda osteosarkom çoğunlukla femurda görülür
ve hasta
metastazlarla kaybedilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.