Tanı
Mukopolisakkaridozlu bir çocuğa hamile kaldığı düşünülen bir bayanın
plasentasından
9. haftada örnek alınarak tanıya gidilebilir (koriyonik villus örneklemesi).
Ayrıca, hamileliğin 15. ila 16. haftalarında
amniyon sıvısından alınacak örnekle (amniyosentez)
amniyon hücreleri kültürde yetiştirilip, bu hücrelerdeki enzim aktivitesine
bakılarak da tanı konabilir.
GAG yıkım ürünlerinin dokularda birikmeye başlayıp henüz yıkıma yol açmadığı
hastalarda tedavi etkili olduğundan erken tanı çok önemlidir. Bu nedenle
mukopolisakkaridozlu bireyleri ortaya çıkarmaya yönelik bazı tarama testleri
vardır, ancak ne yazık ki şimdilik sadece MPS tip III ve tip IV için
ilerleme kaydedilebilmiştir.
Taşıyıcılık
DNA testleri ile ortaya konabilir
Basit radyolojik incelemede MPS tip I hastalığına ait birçok özellik
erkenden ortaya çıkar, ancak salt radyolojik incelemeyle değişik tipteki
mukopolisakkaridozların ayırıcı tanısını yapmak mümkün değildir. Tanı
laboratuvar testleriyle konur.
Dokularda biriken dermatan sülfat ve heparan sülfat idrarla atıldığından,
bunların idrarda saptanmasıyla tanı konur. Kan örneği alınarak serumda ve
lökositlerde α-L-iduronidaz adlı lizozomal enzim miktarına bakılabilir. Aynı
analiz ciltten örnek alınarak kültürde üretilen
fibroblastlarda
da yapılabilir. Mukopolisakkaridoza yol açtığı belirlenen
mutasyonları
araştırmak üzere moleküler genetik tetkik yapılabilir.
Omurgadaki radyolojik bulgular daha bebeklik döneminde ortaya çıkmaya başlar.
Ön arka radyografide erkenden ortaya çıkan ve hızla ilerleyen
torakolomber
kifoz saptanır. Yan radyografide
omurların dışa doğru kabarık olduğu ve özellikle lomber bölgede omur
cisimlerinin ön ve alt kısmının gaga şeklinde öne uzandığı görülür. C2
omuruna ait
odontoid çıkıntı normalden daha ufaktır
(hipoplazik).
Buna bağlı olarak
atlantoaksiyal instabilite gelişebilir.
Başlangıçta normal olan kafatasında
suturalar erkenden kapandığı için
kafatasının yüksekliği fazla artmazken, kafatası ön arka çapı boyunca
genişler ve koca kafa görünümü ortaya çıkar.
Kafatası kemiği kalınlaşmıştır. Sfenoid kemiğinde hipofiz bezini
barındıran sella tursika "J" şeklinde uzar. Göz çukurları (orbita) sığ
görünür. Alt çene kemiği (mandibula) kısa ve geniştir. Dişler arasındaki
mesafe düzensizdir.
Toraks
radyografisinde kalpteki büyüme (kardiyomegali) fark edilir. Göğüs kafesinde
kaburgalar öne doğru fırıncı küreği şeklinde genişlerken arkaya doğru ise
daralır. Kısa, kalın ve düzensiz olan köprücük kemiklerinin dış uçları
inceyken, iç taraftaki uçları kalındır.
Pelvis
radyografisinde
asetabulumlar
displazik
görünür. Kalçada
sublüksayon ve çıkık sıktır. Pelvis
genişlemiştir.
Femur başlarında kemikleşme gecikir.
Femur başları ufaktır. Belirgin
koksa valga eşlik eder.
Tüm uzun tubüler kemiklerin
diyafizleri geniş görünür ve kalın bir
kortekse
sahiptir (dizostoz multipleks). Özellikle
humerus
kısa ve kalındır. Elde
falankslar kısa ve geniştir. Adeta
mermiyi andırılar.
Metakarpların
proksimali
konik biçimde sivrileşmiştir. El bileğindeki
karp
kemiklerinin kemikleşmesi gecikir.
Radius
ve ulna
distalde
konikleşir ve
fizleri birbirine bakan kısımlarında hayli incelir.
Hidrosefali
açısından MRG gerekebilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.