Bacak Uzunluk Farkının Etkileri
Bacaklar arasında ne kadarlık bir uzunluk
farkının normal sayılabileceği tartışmalıdır. Genel kanı nüfusun
çoğunluğunda bacaklar arasında 4 mm’ye kadar varan bir farkın bulunduğu
yönündedir. Bu durumu yakınma oluşturmayan bacak boyu eşitsizliğiyle
karıştırmamak gerekir. Erişkin nüfusta yapılan çalışmalarda olguların
yaklaşık % 20 ila % 35’inde 2 cm’e kadar varan ve yakınma yapmayan bacak
uzunluk farkı saptanmıştır. Olguların ancak yaklaşık % 30’unda bacaklar
birbirine eşit uzunlukta bulunmuştur.
Çocuklar bacak kısalığını erişkinlere oranla
daha iyi tolere ederler. Parmak ucunda yürüme çocuklarda gördüğümüz bacak
boyunu eşitleme çabasıdır ve bunun sonucunda simetrik, düzgün bir yürüyüş
ortaya çıkar. Erişkinler ise parmak ucunda yükselme yerine ayak tabanlarıyla
yere basarlar ve yürüyüş sırasında uzun bacak üzerinde yükselirler. Bu da
asimetrik, düzgün olmayan bir yürüyüşe ve fazla enerji harcanmasına neden
olur.
Bacaklar arasındaki uzunluk farkının belli bir
değerden sonra bel eğriliğine (skolyoz),
bel ağrısına,
siyatik sorunlarına, kalça ve diz ekleminde aşırı yüklenmeye,
stres kırıklarına,
plantar fasiite,
ya da diz kapağı çevresinde ağrıya yol açabileceği belirtilmiş ve bunlar
genel kabul görmüşse de, bu yakınmaların ortaya çıkması için bacak uzunluk
farkının en az ne kadar olması gerektiğinde fikir birliği yoktur.
Bacaklar arasında fark arttıkça uzun olan
taraftaki kalçada femur başının örtünmesi de bu farka paralel olarak azalır.
Örneğin, her 1 cm’lik fark uzun tarafta
merkez kenar açısında 2,6 derecelik bir
azalmaya yol açar. Bacak boyunda belli bir miktar eşitsizliğin uzun olan
taraftaki kalçada ilerde
dejeneratif artrite yol açtığı
kanıtlanamamışsa da bu düşünce pek de mantıksız değildir. Ancak bu olumsuz
etki her iki ayak üzerinde durulduğunda söz konusu olmakta, otururken,
yatarken ve tek ayak üzerinde dururken devre dışı kalmaktadır. Ayakta geçen
sürenin bir kısmında tek ayak üzerinde durmak gibi bir alışkanlığımızın
olduğu da hatırdan çıkartılmamalıdır.
Ebeveynler bacaklar arasında uzunluk farkı
bulunan çocuklarında ilerde bel eğriliği (skolyoz), sırt ve bel ağrısı veya
omurgada kireçlenme gelişeceği yönünde endişe taşırlar. Nitekim bacak boyu
eşitsizliği bulunan çocuklarda bel eğriliği görülme sıklığı genel nüfusa
göre daha fazladır, ancak neden sonuç ilişkisi kanıtlanamamıştır. Ayrıca, bu
eğriliklerin yönünün uzunluk farkını giderecek biçimde kısa bacağın
bulunduğu tarafa doğru olması beklenirken, eğriliklerin üçte biri tam ters
yönde bulunmuştur. Bel eğriliğinin daha çok yürümenin omurgaya yüklediği
dinamik etkiler sonucu geliştiği, ancak ayakta durma gibi statik etkilerin
etkin olmadığı sanılmaktadır. Yine de bel eğriliği gelişimi ile belli bir
miktarı aşan, telafi edilemeyen kısalık arasında bir ilişki olduğunu
düşünmek pek de yanlış değildir. Bacakta uzunluk farkı bulunan çocuklarda
ilerde ağrı oluşturması olası
faset eklemlerin konumu ve yapısıyla
ilgili değişikliklerin olup olmadığı araştırılmıştır. Ancak birbiriyle
çelişen çalışmaların ortaya çıkması bilinmeyen bazı unsurların da varlığını
göstermektedir. Çocuklarda omurga eklemlerinin bacak kısalığının yarattığı
yeni düzleme paralel şekillenmesinin bel ağrısı ve kireçlenme (dejeneratif
artrit) gibi ilerde oluşabilecek olumsuzlukları kısmen önlediği
düşünülebilir. Doğaldır ki bu da kısalığın miktarı ile doğrudan ilişkilidir.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.