Tanımlama Yol Açan Etkenler Nasıl Oluşur Hareket Bozukluğuna Göre Sınıflama Topografik Sınıflama Nörolojik Bulgular Klinik Belirti ve Bulgular Hastalığın Seyri Tedavinin Amacı ve Hedefler Topluca Tedavi Yöntemleri İlaç Tedavisi Botulinum Toksin Tip A Fizyoterapinin Yeri Selektif Dorsal Rizotomi Cihaz Kullanımı Ayak Sorunları Ayakta Ekin Deformitesi Ekin Deformitesinin Tedavisi Ayakta Ekinovarus Deformitesi Ayakta İçe Basma (Valgus Deformitesi) Ayak Bileğinde Valgus Deformitesi Halluks Valgus ve Bunyon Çömelme Yürüyüşü Çömelme Yürüyüşünün Tedavisi Kalça Sorunları Kalçada Yumuşak Doku Kontraktürünün Tedavisi Kalçada Sublüksasyon ve Çıkık Kalça Çıkığına Bağlı Sorunlar Kalçada Sublüksasyon ve Çıkığın Tedavi Endikasyonları Kalça Çıkığında Femura Yönelik Cerrahi Gieişimler Kalça Çıkığında Asetabulum Osteotomileri
 
 ☰  
 aç

Hastalığın Seyri

Serebral palsi açısından risk taşıyan bebekler yakından izlenmelidir.

Yenidoğanda Serebral Palsi Açısından Risk Unsurları

  • Düşük doğum tartısı (2500 gramdan az)
  • Erken doğum (36. haftadan önce)
  • Asfiksi olasılığı düşündürten zorlu doğum
  • Düşük Apgar skoru
  • Yenidoğan sarılığı
  • Çoğul gebelik

On aylıktan ufak bebeklerde salt klinik muayene ile serebral palsi tanısı koymak zordur, çünkü en sık rastlanan spastisite 12. aydan sonra, atetoz ve ataksi ise 24. aydan sonra belirginleşir. Bu nedenle 2 yaşından önce kesin serebral palsi tanısı koymada acele edilmemelidir.

Yaşla birlikte nöromüskuler sistemdeki olgunlaşma çocukta başlangıçtaki tablonun değişmesine neden olur. Beyindeki sağlam kısımlar hasarlı kısımların birtakım işlevlerini üstlenebilir ve beyindeki sinir hücreleri arasında geçişler oluşarak beyin hücreleri zamanla yeni bir düzenleme içine girebilir (nöronal plastisite). Bu değişim 3 ila 6 yaş aralığında belli bir sabit konuma oturur. Olguların az bir kısmında çocuk belli sorunların üstesinden gelmeye başlarken, olguların çoğunda gelişen deformiteler, hareket güçlüğü ve denge sorunu daha enerjik girişimleri gündeme getirir.

Yürüme Yeterliliği

Ailelerin merak ettikleri konuların başında serebral palsi tanısı konmuş, henüz yürümemiş çocuklarının yürüyüp yürüyemeyeceği gelir. Bağımsız yürüyebilme bu çocuklarda 2 ila 7 yaş aralığında gerçekleşebilir, ancak yürüme yeterliliği konusunda öngörüde bulunmak oldukça zordur. Çocuğun 2 yaşına kadar oturamamış olması, ilkel reflekslerden en az ikisinin 15 aydan daha fazla sürmesi, başın 20. aya kadar tutulamaması, 8 yaşına kadar yürümenin başarılamamış olması hep olumsuz yönde bulgulardır. Çocuğun baş kontrolünü 9. aya kadar kazanmış olması, 2 yaşına kadar oturmuş olması, 30. aya kadar emeklemiş olması yürüme yönünde umutlandırıcı bulgulardır.

Zeka geriliği ile yürüme yeterliliği arasında doğrudan bir ilişki yoktur.

Çocuğun yürüyebilmesinde gövde ve bacakların etkilenme derecesi önemli yer tutar. Spastik hemiplejik çocukların tümü yürüyebilirken, spastik diplejik çocukların 10 tanesinden 9'u yürümeyi başarabilmekte, spastik kuadriplejik çocukların ise 10 tanesinden ancak 1 ila 2 tanesi yürüyebilmektedir. Yürüyebilme spastik hemiplejiklerde genellikle 2 yaşından önce, spastik diplejiklerde ise genellikle 4 yaşından sonra gerçekleşmektedir.

Serebral palsili hastaların yaşam süresi genellikle çok kısa değildir; hastaların yaklaşık % 90’ı 30 yaşın üzerinde yaşayabilir. Yürüyebilen, el becerilerini kullanabilen, zeka geriliği olmayan serebral palsili çocuklarda normal bir yaşam süresi beklenir. Uygun tedavi gören ve ailelerinden yeterli bakım gören spastik hemipleji ve spastik dipleji hastalarında yaşam süresi normaldir. Epilepsi nöbetleri olan, zeka geriliği bulunan, ya da tüm vücut tutulumu bulunan kuadriplejik hastalarda yaşam süresi daha kısadır.

Serebral palsili hastalar tüm yaşamları boyunca tıbbi destek görme ve yaşamı kolaylaştırıcı olanaklardan yararlanma durumundadırlar. Bu tıbbi destek fizyoterapi uygulamalarından cerrahi girişime kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsar.

 

Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.

Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.

 

Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.