Fizyoterapi
Fizyoterapi
yöntemleri başlıca iki grupta toplanabilir: germe-güçlendirme egzersizleri
ve nörofasilitasyon yöntemleri.
Germe egzersizleri
kontraktür
gelişimini engellemek suretiyle
fikse deformitelerin oluşmasını önlemeyi
amaçlar. Ancak aynı zamanda spastik kasları karşılayan güçsüz kasların
güçlendirilmesi ihmal edilecek olursa, kontraktürler yineler. Bu durum kas
dengesizliğini gidermeyi hedefleyen yumuşak doku gevşetmelerinden sonra
oldukça önem kazanır. Tekerlekli iskemle, ya da yatağa bağımlı olan
kuadriplejiklere uygulanan basit sportif etkinlikler kontraktürlerin
geriletilmesinde önemli rol oynar.
Germe-güçlendirme
egzersizleri ne kadar düzgün yapılırsa yapılsın gece
atellemeleri gerekebilir. Ağır nörolojik
tablosu olan çocuklarda yoğun egzersiz programına ve atellemeye karşın
kontraktürlerin gelişimi önlenemeyebilir.
Germe-güçlendirme
egzersizlerinin güzel yanı yapılacak hareketlerin aileye basitçe
anlatılabilir oluşudur.
Nörofasilitasyon
yöntemleri ise belirli pozisyondaki çocuğa bazı hareketleri
tekrarlatmak suretiyle merkezi sinir sistemine duysal uyarılar göndermeyi ve
bunları refleks olarak normal motor aktiviteye dönüştürmeyi hedefler. Bobath
ve Vojta yöntemleri en yaygın olarak bilinen nörofasilitasyon yöntemleridir.
Hangi yöntem
uygulanırsa uygulansın genel amaç çocuğun nörolojik gelişimine paralel
kontraktürleri açmak, kasları güçlendirmek, eklem hareket açıklığını
arttırmak, dengeyi sağlamak, ayağa kaldırıp yürütmek ve değişik yönlerdeki
becerileri arttırmaktır. Tüm bu hedefler aslında birbirleriyle çok
bağlantılıdır. Uygulama çocuğun gelişimi sırasında kat ettiği kilometre
taşlarını temel alır; yani oturamayan bir çocukta yürütmeye yönelik bir çaba
gerçekçi değildir.
Çocukların uzun
süreli fizyoterapi programları sırasında fizyoterapistle kurdukları sıcak
diyalog ve terapi seanslarına katılan diğer çocuklarla kaynaşması,
fizyoterapiden alınacak sonucu olumlu yönde etkiler. Ailelerin değişik
nedenlerle fizyoterapiyi sonlandırmaları sık karşılaşılan bir durumdur. Bu
nedenle fizyoterapideki hedefler daha baştan belirlenmeli ve aileler bu
yönde bilgilendirilmelidir. Ölçülebilen işlevsel değerlerle izlenen
fizyoterapi seansları sırasında sağlanan gelişme tıkandıysa ya hedefler
yeniden belirlenmeli, ya da fizyoterapi sonlandırılmalıdır.
Genellikle 4 ila 6
yaşlarına kadar olan süreçte fizyoterapinin serebral palsili çocuğun
gelişimi üzerindeki katkısı azami düzeydedir.
Kalça çıkığı hariç bu dönemde cerrahi
girişimlerin yeri hemen hemen yok gibidir. Fizyoterapinin çocuğa
kazandırdıkları bu dönemden sonra yavaş yavaş bir sınıra gelir, dayanır.
Fizyoterapi
seansları zaman zaman alçılama ile desteklenir. Eskiden artmış tonusu
dengelemek amacıyla kullanılan engelleyici alçılar bugün için terkedilmiştir.
Günümüzde alçılama sadece diz ve ayak bileğindeki kontraktürleri açmada
kullanılmaktadır.
İleri
diz fleksiyon kontraktürlerinde
ameliyatla elde edilen düzeltim derecesi kademeli uygulanan düzeltme
alçılarıyla bir miktar daha arttırılabilir. Bası yarası oluşturmaması
açısından alçı çok itinalı bir şekilde uygulanmalıdır. Alçılamayı muhakkak
yoğun bir fizyoterapi uygulaması ve ortez kullanımı izlemelidir.
Düşük ayak (ekinus) olgularında cerrahi
girişim ufak yaşta yapıldığında çok büyük bir olasılıkla yineleme
görüldüğünden, uygun ameliyat yaşına kadar geçen sürede seri alçılama ile
ekinusun düzeltilmesi düşünülebilir. Ancak alçılamayı takiben bir süre sonra,
yoğun fizyoterapi ve uygun ortez (AFO)
kullanılmasına karşın deformite yineleyeceğinden bu işlemi kalıcı bir çözüm
gibi görmemek gerekir.
Elektrik Akımı Ve Tekrarlayıcı Manyetik Alan İle Uyarı
Yüzeyel elektrodlar
aracılığıyla spastik adaleye uygulanan düşük frekanslı elektrik akımı
spasisitede kısa süreli de olsa azalmaya yol açar. Spastik kası karşılayan
güçsüz kas da aynı şekilde uyarılarak güçlendirilmeye çalışılır. Kısa süreli
olması nedeniyle ancak fizyoterapi seansları içinde uygulama alanı bulur.
Kafaya takılan paletler aracılığıyla beynin çeşitli
alanlarına sabit frekansta manyetik uyarı verilmesi sonucunda hastaların kas
tonusunda uzun süreli ve anlamlı bir düzelme olmaktadır. Bu uygulama deneme
aşamasındadır.
Bu sayfada yer alan bilgilerin tamamı ebeveynleri çocuk ortopedisinin konuları hakkında bilgilendirmek amacıyla verilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarındaki rahatsızlıklara tanı koymaları, daha da ileri giderek kendilerini hekim yerine koyarak çocuklarını tedavi etmeye kalkışmaları son derece sakıncalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgiler bir hekimin muayene sonucu vereceği kararın yerini asla alamaz.